İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Reklamcılık








 Film Önerisi: Seremoni (La Cérémonie, 1995)


Claude Chabrol’un 1995 yapımı filmi La Cérémonie, burjuva bir ailenin yanına hizmetçi olarak alınan Sophie’nin postanede çalışan Jeanne ile tanışması sonrası, aileye karşı bir düşmanlık geliştirmesi ve onları öldürmeye kadar varan süreci anlatıyor.


Chabrol film için “Son Marksist filmi yaptım.” demiştir. Nitekim simgesel bir anlatımın olduğu filmde Marksist ve Althusserci birçok imge görmekteyiz. Marks, üretim aygıtlarını elinde bulunduranların ideolojik aygıtları da yönettiğini ileri sürmüştür. Yani burjuvazinin ideolojik aygıtları da elinde bulundurduğunu dile getirmiştir. Althusser, devletin ideolojik aygıtları her ne kadar çeşitlilik gösterse de yönetici sınıfın ideolojisi altında bir birliğe sahip olduğunu düşünür. Althusser ideolojik aygıtlar olarak şunları belirtmiştir: Din, eğitim, aile, hukuk, siyasal sistem, sendika, haberleşme (basın, radyo-televizyon), kültür. Nitekim Seremoni filminde de en temelde burjuvazi-proleterya çatışmasını, ekonomik faktörlerin yanı sıra ideolojik aygıtların yönetimine ilişkin olarak da görebilmekteyiz.

Filmde zengin olmasının yanı sıra opera izleyen, klasik müzik dinleyen, kitaplıkta bir sürü kitabı olan ve okuyup yazan, burjuva bir aile görürüz. Bunun karşısında Sophie ve Jeanne’nin fakir (yiyecek bir şey olmadığı için mantar toplayıp onu pişirecek denli), sadece televizyondaki programları izleyen, kültürel anlamda çok gelişmemiş, geçmişte suç işlemiş bir profili vardır. Hatta Sophie disleksi olduğu için okuma-yazma da bilmemektedir. Eğitim konusunda da oldukça geridedir. Sophie’nin ailenin tüm üyelerini Jeanne ile birlikte öldürdükten sonra kitaplığa ateş etmesi de bundandır. Her iki kadın için aile de problemli bir oluşum olmuştur geçmişlerinde. Jeanne kızını ve Sophie de babasını öldürmüş ve ceza almaktan bir şekilde kurtulmuşlardır. Oysa burjuva ailenin tüm üyelerinin birbirleriyle sevgi dolu bir ilişkilerinin olduğunu ve hatta hizmetçilerine dahi ne kadar nezaketle davrandığını görürüz. Jeanne & Sophie ise tam tersi kaba saba, saygısız, fevri bir üsluba sahiptir. İki kadının dinle ilişkisi de yine aynı şekilde ilginçtir. Dini inançları çok kuvvetli insanlar değildir ikisi de. Kuvvetli olsa birini soğukkanlılıkla, gözünü kırpmadan öldürmek fikri onlar için pek ihtimal dahilinde olmazdı muhtemelen. Aileyi öldürdükten sonra Jeanne’nin arabasına binmesi ve bir papazın aracının çarpıp onun ölümüne yol açması bu bağlamda ideolojik aygıtlardan biri olan dine göndermedir.

Kilisenin yardım toplama kampanyasında çalışırlarken durumu daha iyi insanların eski-püskü şeylerini yardım diye vermeleri ise filmin en temel eleştiri noktalarından biri. Burjuvazinin proleteryaya günah çıkarırcasına yardımda bulunmaya çalışmasını eleştiriyor film. Çünkü hiç kimsenin yardıma ihtiyaç duymayacağı ve eşit ekonomik şartlara sahip olması gerektiğini savunur Marksizm her şeyden önce.

Seremoni filminde ışık kullanımı gerçeğe yakındır. Renk kullanımında da ne çok canlı ne çok soluk bir palet (midtones) tercih edilmiş. Bir tek sarı renk oldukça dikkat çekici bir şekilde kullanılmış. Sarı rengin özellikle mutfak araç gereçlerinde çok belirgin olduğunu görüyoruz. Sarı mutluluk, neşe, eğlence sunan, canlandırıcı bir renk. Filmde ailenin mutlu, keyifli halini tamamlayan bir renk seçimi o nedenle.

Seremoni, sembolik anlatımı sevenlerin kaçırmaması gereken filmlerden.