İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans








 Pandemi ve Küreselleşme


2008 küreselleşme krizinin yaralarını onarmaya çalışırken Covid 19 kriziyle de baş etmeye çalışan küresel sistemde bundan sonra yoluna devam etmek konusunda hangi yolu benimseyeceği belirsizlik taşımaktadır.


Küreselleşme bir yandan uygarlık ilerlemesini temsil ederken, diğer taraftan COVID-19 salgınını da hızlanmıştır. Birçok ülke, ulusal sınırlarını kapatarak ve ülke içinde insanların hareketini kısıtlayarak virüsün yayılmasını durdurmak için acil önlemler almaktadır.  Sonuç olarak yeni bir dönem olarak nitelendireceğimiz süreçte insanların, malların, paranın ve bilginin hareketine ilişkin yeni çözümler üretmek zorunluluğu doğmuştur.

Kriz sonrası durum gözönünde bulundurulduğunda, iki senaryo üzerinde durulabilir. Bunlardan biri temel mallara ilişkin oluşabilecek arz şoklarına yönelik istifleme ile küresel tedarik zincirinden çekilme sonucu küreselleşmenin zarar gördüğü durumdur. Bu açıdan değerlendirildiğinde mevcut küresel değer zincirleri son derece verimli, uzmanlaşmış ve birbiriyle bağlantılı olmakla birlikte  aynı zamanda küresel risklere karşı oldukça savunmasızdır. Covid-19 salgını bunun net bir göstergesi olmuştur ve 2020'nin ilk çeyreğinde arz tarafında kesintilere neden olmuştur. Tedarik zincirinde yaşanan aksamalar, birçok ülkedeki politika yapıcıları küreselleşmenin getirdiği verimlilik ve üretkenlik kazanımları pahasına bile olsa, küresel risklerle daha iyi başa çıkma stratejilerinin yanı sıra ekonomik kendi kendine yeterlilik ihtiyacını ele almaya sevk etmiştir. Bu da Asya’da başlayarak bölgeselleşme eğilimlerini geliştirebilir.

Diğer senaryo ise; küresel ekonominin korona virüs ile yaşamaya alıştığı durumdur. İkinci senaryodaki temel konulardan biri, iletişimde etkinliği kaybetmeden yüz yüze teması azaltmak ve uzaktan toplantıları artırmak için devrim niteliğindeki Bilgi ve İletişim Teknolojileri (ICT)'nin teşvik edilmesidir. Tıp-ilaç endüstrisi için sağlam bir küresel tedarik sistemi geliştirmek, ilgili başka önemli bir konudur.
Gelinen süreçte pandeminin devamı ve pandemiye karşı etkin çözümlerin (aşının ve ilacın ) yaygınlaştırılması konusunda başarılı olunup olunamayacağına dair kesin bir şey söylemek için henüz erken olmakla birlikte, virüsle yaşamanın getirdiği zorlukların inovasyon fırsatları yaratacağı ve küresel ekonominin yeniden canlanmasını tetikleyebileceği düşüncesi üzerinde durulmaktadır. Yine bir kez daha görülmektedir ki küresel sorunlara yenilikçi yanıtlar en iyi şekilde ancak sınırsız çoğulculuk altında uluslararası işbirliği yoluyla teşvik edilebilir.
Bununla birlikte küreselleşmenin 2008 krizi sonrasında koordinasyon yeteneğini kaybetmesi de  izlenecek politikaların südürülmesinde önem taşımaktadır. uluslararası göç, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin artmasına va pandemi için özellikle metropollerde sorun teşkil etmektedir. Bir başka sorun  ise hegemonik güç konusundaki Çin-ABD anlaşmazlıkları ile ilgilidir. Bazı tahminler Çin'in GSYİH'sinin 2030-2060 yılları arasında ABD'nin GSYİH'sını geçeceğini söylemektedir. Teknolojide yaşanacak gelişmeler iki ülke arasındaki hegemonya mücadelesinde etkili olacaktır.

Krizden muhtemel çıkış yolu olarak görülen dijital devrim, sonunda ABD merkezli bir platform ve Çin liderliğindeki bir başka platform etrafında dönebilir. Avrupa ve Asya ülkeleri gibi diğer ülkeler, iki kampa bölünmek yerine her iki platforma da teknoloji, ürün ve hizmetler sağlayabileceği bir ortamın oluşturulmasını mümkün hale getirilebilir. Birden fazla platformun olduğu bir dünya, yalnızca tek platformlu bir dünyadan daha çeşitli olacaktır.

Yaratıcı çabalarda çeşitliliğe ve uluslararası rekabete değer veren, ticaret yoluyla birbirine bağlanan, birbirlerinden öğrenen ve doğrudan kendi çıkarlarına uygun olmayan fikirlere de açık olan ve güç ve güç mücadeleleri çerçevesinde bunların kullanımından kaçınılan çok çekirdekli bir küresel sistemin yarının dünyasında önem taşıyacağı politika tespitinde önem kazanmaktadır.
Verimlilik artışını yeniden canlandırmak için; fiziksel ve beşeri sermayeye yatırımı kolaylaştırmak, kaynakların daha üretken sektörlere ve işletmelere yeniden tahsis edilmesini teşvik etmek için kapsamlı bir yaklaşım gereklidir ve firmaların teknolojiyi benimseme yeteneklerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bu süreçte yeni teknolojilerin benimsenmesi teşvik edilirken, üretimde otomasyonun hızlandırılması ile birlikte üretkenlik kazanımlarının eşit bir şekilde dağıtılmasının sağlanması için de politikalara  ihtiyaç vardır.

Doç.Dr. Deniz Şişman
 
Kaynaklar:
  • Risk, resilience, and recalibration in global value chains Adnan Seric, Holger Görg, Wan-Hsin Liu, Michael Windisch 07 January 2021
  • Slowdown in productivity growth compounded by COVID-19 Alistair Dieppe 18 September 2020
  • Globalisation and the COVID-19 pandemic: A spatial economics perspective Masahisa Fujita, Nobuaki Hamaguchi 16 August 2020