İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Halkla İlişkiler ve Tanıtım








 "Dijitalleşmenin önemini öngörebilmiş, reaktif değil proaktif olan kurumlar, manevra alanına sahip olmuşlardır."


İstanbul Gelişim Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Esra Tunçay ile Covid salgını dolayısıyla yaşanılan ekonomik, siyasal ve kültürel değişimlerin sosyal bir görüngü olan halkla ilişkiler sektörüne olan etkileri üzerine bir röportaj gerçekleştirildi. Röportajda halkla ilişkilerin vazgeçilmezliği üzerinde duruldu.


Genel olarak içinden geçtiğimiz bu süreç halkla ilişkiler sektörünü ve çalışanlarını nasıl etkilemiştir?

Sosyal olmanın bir sonucu olarak bireyler, örgütler ve devlet yapıları arasında gelişen halkla ilişkiler, her toplumda insanlıkla birlikte var olmuştur. Geçtiğimiz Mart ayından beri etkisini dünya çapında göstermeye başlayan COVID-19 salgını, sadece halkla ilişkiler profesyonellerini değil, farklı sektörlerdeki birçok saygın işletmedeki işleri de etkilemiştir. Bu durum, ne yazık ki, küçük ve orta ölçekli şirketlerde daha da kötü sonuçlar doğurmuş, korku kontrolü ele geçirmiş, masraflar azaltılmış, halkla ilişkiler harcamaları durdurulmuş veya sınırlandırılmıştır. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, genellikle çok kültürlü olan, sınırların ötesinde çalışan, iki dilli halkla ilişkiler ajanslarını incelediğimizde, COVID-19 salgınının etkilerinin onları pek de olumsuz etkilemediği görülüyor. Önemli organizasyonel değişiklikler veya performansta düşüş yaşamadan iş akışlarını iyi idare edebildikleri anlaşılıyor.

Peki, sektörde ayakta kalabilenlerin farkı nedir?

Burada fark yaratan önemli konu, bu gibi şirketlerin en son teknolojiye ve çalışanlarına yaptıkları yatırımlardır. Örneğin, video konferans çözümlerine erişimin hızı ve uzaktan çalışan ekiple olan iletişimin merkezileştirilmesi, şirketlerde halkla ilişkiler ajanslarının etkili iş akışını sağlayabilmesini ve çalışanların moralini koruyabilmesini olanaklı kılmıştır.  Dijitalleşmenin önemini öngörebilmiş, reaktif değil proaktif olan kurumlar, manevra alanına sahip olmuşlardır.  Bir başka deyişle, iş akışlarını nispeten kolay bir şekilde yönetmişler, potansiyel olarak sahip oldukları dirençli yapıları aracılığıyla, genellikle sadece birkaç pazarda iş stratejilerini ayarlamak zorunda kalmışlardır.

Yüz yüze iletişim kurma ihtiyacı hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Bu konuda çok haklısınız, bu bir ihtiyaç; ancak, farklı koşullar altında çalışabilen çevik bir halkla ilişkiler ekibine sahip olmak, şirketlerin operasyonlarını izolasyon dönemine uygun olarak yönetebilmelerini sağlamıştır.  Örneğin, iş seyahatlerinin tamamen durdurulmasının veya büyük ölçüde kısıtlanmasının, özellikle yüz yüze iletişim kurma ihtiyacı olan yeni iş gelişimini bozması beklenmektedir; fakat kurumsal altyapılarını güçlü oluşturabilmiş ajanslar için bu durum bir mücadele alanı olarak görülmüş ve müşterilerine aynı istisnai hizmeti sunabilenler, marka değerlerini kaybetmemişlerdir.
 
 
Geleneksel olarak tasarlanan etkinliklerin web ortamına taşınması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Web üzerinden yapılan etkinlikler halkla ilişkilerin sahip olduğu potansiyel gücü yansıtabiliyor mu?

Bilindiği üzere teknolojik gelişmelerle halkla ilişkiler mesleği çok uzun bir zamandır mekansızlık boyutuna ulaşmıştır. Bu pek tabii hala geleneksel aktivitelerin önemli olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Ancak halkla ilişkiler uygulayıcısının elinde yeni medya gibi bir güç varken bunu kullanmamak da imkânsızdır. Nitekim pandemi gibi olağanüstü bir süreçte bu yönelimin önemi daha da iyi anlaşılmıştır. Pandemi süresince pek çok kurum aktivitelerini yeni medya yardımıyla sürdürmüş ve bu aktivitelerde önemli başarılar elde etmişlerdir. Halkla ilişkiler insanlarla iletişim kurulabilen her yeri kapsamaktadır. Bu yüzden web ortamında gerçekleştirilen etkinliklerin halkla ilişkilerin gücünü en az geleneksel aktiviteler kadar ortaya çıkarabildiğini söylemek mümkündür.

Son olarak ne demek istersiniz?

İnsanoğlu, insan ırkının varlığını tehdit eden eşi görülmemiş bir COVID-19 kriziyle karşı karşıya. Aksilikler yaşıyoruz, ancak tedavinin çok uzakta olmadığından eminiz. Kitlelerle bağ kurmak her zaman ve her iş için gereklidir. Salgının yarattığı güvensizlik ortamında, iyi bir tanıtım stratejisi ile marka etrafında pozitif ve güvenilir imajı yaratabilen kuruluşlar, hem uzun süreli  marka hatırlaması yaratırlar hem de satın almada karar verme sürecini olumlu etkilerler.  Burada halkla ilişkilerin vazgeçilmezliği öne çıkmaktadır zira durgunluk sırasında halkla ilişkiler stratejisinin doğru kullanımı, şirketlerin katlanarak büyüyebilmesini ve piyasa durumunu avantaja çevirebilmelerini sağlamaktadır.
 
Dr. Öğr. Üyesi Esra TUNÇAY
Bölüm Başkan Yardımcısı