İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

İşletme








 Literatürde Yeni Bir Fenomen, Zoom Yorgunluğu


Günümüzün yaşam dinamikleri bizi yeni normallerimize alışmaya zorluyor. Yeni normallerimizin bazı sonuçları, her zaman yaşantımızı olumlu yönde etkilemeyebiliyor. Geçtiğimiz günlerde bu sonuçlardan birini incelemek üzere literatüre yeni bir kavram girmiş bulunmakta: Zoom yorgunluğu.


Yeni normallerimiz ile beraber artık toplantılarımızı, buluşmalarımızı ve hatta doğum günü kutlamalarımızı bile internet üzerinden yapıyoruz. Trafikte vakit geçirmememiz, evimizde olmamız ve hatta haraket etmememize rağmen bilgisayarın başından yorgun ve gergin kalkabiliyoruz. Yeni bir fenomen olan Zoom yorgunluğu, gün içerisinde iletişim için kullandığımız uygulamaların aşırı kullanımından dolayı oluşan bu yorgunluk ve endişeyi tanımlayan yeni bir kavram.
 
Stanford araştırmacıları, sadece Zoom değil, popüler görüntülü sohbet platformları, insan aklını ve vücudunu tüketen bazı tasarım kusurlarının olduğunu belirtti. Zoom yorgunluğunun etkilerini azaltmanın kolay yollarının bulunduğu belirten araştırmacılar, Zoom yorgunluğunun bazı nedenlerini şu şekilde tespit etti:
 
Uzun süreli yakın göz temasının yoğun olması, stres yaratan bir nedenler biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Normal bir konuşmada dinleyicilerin odağı sürekli aynı noktada olmuyor. Fakat çevrimiçi toplantılarda herkes herkesi her zaman görebilecek pozisyonda. Bu dolayısıyla katılımcılarda stres ve baskı yaratabiliyor. Ayrıca monitör kullanımına bağlı olarak katılımcıların birbirlerinin yüzlerini bu kadar yakından görmesi, beynimiz tarafından özel alan ihlali olarak algılanabiliyor. Bu da çatışmaya yol acabilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor.
 
Görüntülü sohbet sırasında kendinizi sürekli olarak gerçek zamanlı olarak görmek yorucu olabiliyor. Sanki gerçek yaşantımızda birinin sürekli sizi aynayla yanınızda durması gibi. Karar verirken sürekli yansımanızı görmek olumsuz duygulara yol açabiliyor. Ayrıca günlük görüşme tiplerini göz önünde bulundurduğumuzda hareket edebilme imkânımız çevrimiçi toplantılarındaki gibi kısıtlı değil. Ancak bu görüntülü görüşmelerde kameranın bir görüş alanın bulunması sürekli aynı noktada olmamız gerektiği anlamına gelebiliyor. Dolayısıyla bu toplantılar doğal olmayan bir ortam sunuyor bizlere.
 
Stanford araştırmacıları, günlük yüz yüze etkileşimde sözsüz iletişimin bireyler tarafından doğal olarak yapıldığını ve bu iletişimin bireyler tarafından yorumlandığını belirtiyor. Ancak görüntülü konuşamalarda bu sinyalleri almak bir hayli zor olabiliyor. Karşıdakini anladığınızı veya dinlediğinizi göstermek için sürekli çaba sarfetmemiz, bilişsel anlamda zihnimize bir yük daha eklemiş oluyor.
 
Araştırmacılar Zoom yorgunluğunu önlemek için şu çözümleri öneriyor:
 
Mimiklerininiz görünür olduğundan emin olun. Bilgisayarınızı göz hizanıza getirebilmek ve ergonomiyi sağlamak için bilgisayarınızın altına bir yükseltici veya kitap koyun. Toplantı veya ders aralarında ekrandan uzaklaşabileceğiniz molalar verin. Herkesin onayı varsa konuşmayı görüntülü bir toplantıdan ziyade sesli bir konferansa dönüştürün. Yüzününüz düzgün bir şekilde gösterebildiğinizden emin olduklarında, “Kendini görmeyi gizle” seçeneğini kullanın. Toplantılarınızın başında biraz sohbet edin, hâl hatır sorun. Bu gibi çözümler yorgunluğumuzu en azından biraz olsun önleyecektir.