Sosyoloji bölümü tarafından düzenlenen kongreye Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Fransa,
ABD, Bulgaristan, Vietnam, Lübnan, Yunanistan, KKTC ve Azerbaycan’dan 29 akademisyen
bildirileriyle katıldılar. Bu bağlamda etkinlik, yalnızca akademik içerik açısından değil, aynı
zamanda kültürel çeşitlilik bakımından da anlamlı bir etkileşim ortamı sağladı. Kongrenin
açılışında, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Aydın, Dekan
Yardımcıları Doç. Dr. Emrah Doğan ve Dr. Öğr. Üyesi Özlem Tuğçe Keleş ve Uygulamalı
Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Kaya yer aldı. Açılış konuşmalarında Sosyoloji
Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aydın, sosyolojinin eleştirel düşünceye katkısı, felsefe ile
ilişkisi ve güncel toplumsal krizlerin anlaşılmasında ve çözümündeki rolüne dikkat çekerken,
Prof. Dr. Kenan Aydın kongrenin uluslararası niteliğine vurguda bulundu. Uygulamalı Bilimler
Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kamil Kaya ise
konuşmasında Sosyoloji bölümü olarak böyle bir bilimsel etkinliğin düzenlenmesinden
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kongrenin sunuculuğunu Sosyoloji bölümü
öğrencilerinden Saadet Gül başarıyla üstlendi. Yedi oturumdan oluşan etkinlikte; yapay zekâ ve
dijitalleşmenin toplumsal etkilerinden duyguların gündelik yaşamdaki rolüne; ulus, kimlik ve
politik toplum tartışmalarından direniş, eleştiri ve alternatif perspektiflere; ekoloji, kapitalizm
ve geleceğe dair sorgulamalardan kimlik, kadın ve göç ilişkilerine; anlam arayışı, hayat ve ölüm
temalarına kadar geniş bir yelpazede konular tartışıldı. Her bir oturum, katılımcılara sosyoloji
ve felsefe disiplinlerinin sunduğu eleştirel bakış açılarıyla günümüzün karmaşık toplumsal
dinamiklerini analiz etme imkânı sağladı. Kongre süresince Sosyoloji Bölümü öğrencileri,
yalnızca dinleyici olarak değil, aynı zamanda organizasyonun çeşitli kademelerinde görev
alarak etkinliğin sağlıklı bir şekilde ilerlemesine katkı sundular. Bu kongre, İstanbul Gelişim
Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından düzenlenen ilk uluslararası kongre olma özelliği
taşıyor. Gerek ele alınan temaların güncelliği, gerekse disiplinlerarası yaklaşımların niteliği
bakımından önemli bir akademik zemin sunan etkinlik, sadece bilimsel içerikleriyle değil, aynı
zamanda katılımcı çeşitliliği ve öğrenci katkısıyla da dikkat çekti. Sosyoloji ve felsefenin ortak
düşünsel alanında yürütülen tartışmalar, hem katılımcılar hem de dinleyiciler açısından ufuk
açıcı bir deneyim sundu. Bu yönüyle kongrenin, ilerleyen yıllarda benzer nitelikteki bilimsel
organizasyonlara zemin hazırlaması ve Sosyoloji Bölümü’nün akademik üretimini daha
görünür, daha etkileşimli bir düzleme taşıması açısından önemli bir başlangıç olduğu
söylenebilir.