Pandemi her ne kadar sağlık, ekonomi ve finans alanlarında zorlukların yaşanmasına neden olsa da şu bir gerçek ki bizlere doğanın önemini bir kez daha hatırlattı. Dünyada sadece kendisi varmışçasına varlığını sürdüren insanoğlu, gelecek nesillere nasıl bir dünya bıraktığını hiç sorgulamadı. Karantina nedeniyle evlere kapandığımız süreçte denizlerin kirliliğinin azaldığı ve soluduğumuz havanın kalitesinin büyük bir oranda arttığı bilim insanlarınca gözlendi ve ne zaman ki kapanma dönemi bitti çevre sorunları tekrar baş gösterdi. Bu noktadan yola çıkarak söyleyebiliriz ki doğanın tahribatından hepimiz sorumluyuz ve artık ciddi önlemler almamız gerekmekte.
Küresel ısınma, iklim değişikliği, sel, kasırga gibi çeşitli doğal afetlere maruz kalan sektör ve bölgelerde finansal koşullarda sıkılaşma ve kredi kısıtlamalarının görülebilmesi, firmaların piyasa değerlerinde kayıplar yaşanabilmesi gibi durumlar nedeniyle çevre problemleri finans alanı için de büyük bir sorun teşkil etmekte. Finans alanının dinamik yapısı ve diğer bilimlerle her zaman iç içe oluşu, çevreyle finans arasındaki ilişkilerin ne derece güçlü olduğunu gözler önüne seriyor. Bu bağlamda yeşil tahvil kavramı oldukça önemli hale geliyor.
Bildiğimiz üzere, yeşil tahvil (iklim tahvilleri), kamu kesimi, özel sektör veya çok taraflı kuruluşlar tarafından iklim dostu projeler ile çevre projelerini finanse etmek amacıyla çıkarılan borçlanma aracıdır.
[1] Türkiye’ de ise ilk yeşil tahvil, 2016 yılında ihraç edilmiş olmasına rağmen o dönemde yeşil tahvil piyasası henüz istenen düzeyde değildi ancak bugün Arçelik gibi önemli bir şirket, Türkiye'den uluslararası piyasalara yeşil tahvil ihracı gerçekleştiren ilk reel sektör şirketi oldu. 5 yıl vadeli 350 milyon euro tutarında yeşil tahvil ihracı gerçekleştiren şirket, bu finansmanı enerji verimli ürünler, döngüsel ekonomi çözümleri, üretimde enerji verimliliği, kirliliği önleyici ve kontrol altına alan çözümler, sürdürülebilir su ve atık su yönetimi, yenilenebilir enerji ve yeşil binaları kapsayan projelerinde kullanmayı planlanıyor. Arçelik Finansman ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Polat Şen, "Yeşil tahvil Arçelik'in Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) alanlarındaki itibarını daha da güçlendirmesine yardımcı olacak" ifadelerini kullandı.
[2] Bu güzel gelişmenin bir diğer örneği olan Garanti Bankası ise ilk yeşil tahvil ihracını 2017 yılında, International Finance Corporation (IFC) ile İpotek Teminatlı Menkul Kıymet İhracı (İTMK) programı kapsamında, 150 milyon ABD doları tutarında gerçekleştirmesidir. Söz konusu dönemde en büyük miktarda tahvil ihracını gerçekleştiren Garanti Bankası bu işlem sayesinde Yeşil Mortgage ürününü piyasaya sunarak, enerji verimliliği yüksek (A ve B) binaları kapsayan çevre dostu projelerin finansmanına katkıda bulundu. 2019 yılında bir başka yeniliğe imza atarak, GMTN (Global Medium Term Notes) programı altında 5 yıl vadeli 50 milyon ABD doları yeşil tahvil ihracına imza attı.
[3] Bu gelişmeler önümüzdeki senelerde yeşil tahvilin adını daha da duyuracağını gözler önüne seriyor.
Özetle, çevre bilincinin son dönemlerde daha fazla artması her ne kadar sevindirici olsa da bu çalışmaların henüz yaygınlaşmamış olması bireylere, firmalara, bankalara daha fazla sorumluluk yüklüyor. Pandemi dönemi ise bizlere doğayı korumak için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini bir kez daha hatırlatmakta.
Araştırma Görevlisi Burçin Çakır