Eşitsizlik, tüm boyutlarıyla ortadan kaldırılabilecek bir problem değildir. Zaten problem eşitsizliğin kendisi de değildir. Genlerimiz, aile yapımız, doğduğumuz zaman ve mekân zaten bir şekilde bizi diğerlerinden daha iyi veya daha kötü bir noktada konumlandırır. Fakat problem eşitsizliğin kendisi değildir çünkü gerçek dünya kusurlarla doludur. Sorun, bizim eşitsizlik olgusuyla nasıl başa çıktığımızdır. Eşitsizliği etraflıca anlayamamak, onu azaltmakta etkili çözümler üretemememize ve oyunun kurallarını onu arttıracak yönde düzenlememize neden olur. Bir başka deyişle, sorun, sorunun ne olduğunu bilmektir.
Kısıtların olduğu her alanda, kaynaklar optimize edilerek dağıtılmalıdır. Bu nedenle neyi istediğimizden çok neye ulaşabileceğimiz önemlidir. Ülkelerin karakteristik yapısı, hangi politikanın izlenmesi gerektiği konusunda belirleyicidir. Bu yüzden bağlayıcı kısıtların belirlenmesi ve sorunu en etkili şekilde hafifletecek olan politikaların uygulanması gerekir. Ekonomik performansın düşük olduğu ülkeler çok fazla kısıta sahiplerdir ve her sorunun bir anda çözülmesini beklemek gerçekçi olmaz. Fakat, doğru tanıları koyarak yarını bugünden daha iyi bir hale getirebiliriz ve ekonomi bağlayıcı kısıtlardan kurtuldukça bir sonraki adımı atmak daha kolay hale gelebilir. Sorunlara ve sınırlara gerçekçi olarak yaklaşmak bizi daha az verimli olan çözüm yöntemleriyle zaman ve enerji kaybetmekten korur.
İktisat mutlak doğruları içeren bir alan değildir fakat bilimsel metotlar bize belirsizlikleri, yanlışları, hataları ayıklayarak ilerleme imkânı tanır. Neyin, hangi konuda, hangi düzeyde ve hangi şekilde işlemediğini bilmek bizi hakikate yakınlaştırır. Eğer yanlış hipotezleri ortadan kaldırabilirsek, gerçeğe bir adım daha yaklaşmış oluruz. Elbette bir başlangıç noktasına ihtiyaç var ama uzun vadede durumların düzelmesini bekleyip istenmeyen sonuçlara gözlerimizi kapatamayız. Yöntemlerimiz konusunda eleştirel olmak, hâkim süren one-size-fits-all yaklaşımından uzaklaşmayı gerektirir. Einstein’ın da dediği üzere: Unthinking respect for authority is the greatest enemy of truth.