Tarımdan kaynaklanan doğrudan emisyonlar, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %11'ini oluşturmaktadır.Türkiye'de son 12 yılda çiftçi sayısı %48 düşmüş, son 18 yılda tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı %44 azalmıştır. Tarım alanları da dikkat çekici şekilde düşüş göstermektedir.
Önümüzdeki on yıl içerisinde, dünyanın çoğu bölgesinde tarımsal üretimin emisyon yoğunluğunun azaltılması hedeflenmektedir. Bu doğrultudaki önlemler ve çalışmalar neticesinde en azından doğrudan sera gazı emisyonlarında çok daha yavaş bir büyüme öngörülmektedir.
Türkiye’de tarıma açılan arazi miktarında yıllar itibarıyla önemli ölçüde artış yaşanırken, bir yandan da tarım arazisi alanı 1990’lı yılların başından itibaren daralmaya başlamıştır.
Kaynak: OECD
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin, tarım sektörü üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Hızla artan CO
2 emisyonları, aşırı yağış ve seller, kuraklık, yeraltı su seviyesinin düşmesi gibi çevresel faktörler ülkedeki tarım verimliliğini ve dolayısıyla tarım sektörünü olumsuz yönde etkilemektedir. Tarım arazilerinin azalmasında CO
2 salınımının etkisi olduğu, benzer şekilde CO
2 salınımının da tarım arazilerinin verimini azalttığı yönünde birçok çalışma mevcuttur.
Sera gazı emisyonları, düşük karbonlu teknolojiler portföyü aracılığıyla azaltılabilecektir. Türkiye’nin enerji kullanımında ithalata bağımlı yapısından kurtularak, yenilenebilir yani sürdürülebilir enerji projelerine hız vermesi gerekmektedir. Tarımda yutulan karbon miktarını hesaplayabilmeli, bu doğrultuda karbon yönetimi ve iklim değişikliğine uyum çalışmaları ağırlık kazanmalıdır. İçerisinde bulunduğumuz pandemi koşulları bu politikaların önemini ve önceliğini bizlere yeniden göstermiştir. Tarımın gelecekteki verimini artırmanın yollarını aramak, çevreye olan etkilerini minimize etmeye çalışmak artık bir zorunluluktur.