Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aydın’ın değerlendirmelerine yer verilen söyleşide, gündelik dilde fark edilmeyen cinsiyetçi ifadelerin toplumsal eşitsizliği yeniden ürettiği vurgulanıyor. Aydın, cinsiyetçi söylemin yalnızca hakaret içeren sözlerle sınırlı olmadığını; gündelik konuşma pratiklerinde, sosyal medyada ve mizah adı altında kullanılan pek çok ifadenin kadınları ikinci plana atan, küçümseyen bir yapıyı pekiştirdiğini belirtiyor. Toplumun bu ifadeleri çoğu zaman “doğal” ve “alışılmış” bulduğu için sorunlu yönlerini fark etmediğini, bu kanıksamanın da cinsiyetçi dilin yaygınlaşmasında önemli rol oynadığını ifade ediyor.
Söyleşide, dijital mecralarda kadına yönelik şiddet olaylarıyla ilgili tepkilerde dahi cinsiyetçi kalıpların yeniden üretildiği, öfke dili içinde bile ataerkil yaklaşımların sürdüğünün gözlemlendiği aktarılıyor. Aydın’a göre dil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hem yansıması hem de taşıyıcısı olduğu için, dilde dönüşüm sağlanmadıkça kalıcı bir toplumsal dönüşümden söz etmek mümkün değil. Bu nedenle bireysel farkındalığın artması, eğitim içeriklerinin güçlendirilmesi ve medyada daha özenli bir dil kullanımının teşvik edilmesi gerekiyor. Aydın, özellikle genç kuşaklarda bu konuda artan duyarlılığın umut verici olduğunu belirterek, toplumsal dildeki dönüşümün uzun vadeli fakat mümkün bir süreç olduğunun altını çiziyor.
Röportajın devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://arelnews.arel.edu.tr/gundelik-dildeki-cinsiyetcilik-farkedilmiyor/