08 Mayıs 2019 Çarşamba
Farklılıklar, ayrımcılık ve toplumsal cinsiyet eşitliği
İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Halkla İlişkiler Tanıtım Bölümü'nün birlikte düzenlemiş olduğu "Farklılıklar, Ayrımcılık ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" isimli söyleşi öğrencilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.
"Farklılıklar, Ayrımcılık ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" isimli söyleşi J Blok 303 numaralı derslikte yapıldı. Avukat Ayşe Dilek Ergüler’in katıldığı söyleşinin ana temasını farklılıklar, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitliği ve bunlara bağlı olarak uluslararası sözleşmeler gibi anahtar kelimeler oluşturdu.
Söyleşinin ilk bölümünde Avukat Ayşe Dilek Ergüler, "Her biriniz ayrı ayrı birbirinizden farklı ve eşsizsiniz, bu durumun farkında olmalısınız. Bizim inceleyeceğimiz farklılıklar; ırk, dil, din, milliyet, yaş, eğitim, kültür, cinsel yönelim, mezhep, etnik köken, dil, siyasî düşünce ve felsefi düşüncedir. Ayrımcılık ise bir kişiye veya gruba farklılıklarından dolayı ön yargılı yaklaşma durumudur. Bu yaklaşım ile ön yargı pozitif veya negatif olabilir" dedi.
Bu bölümde farklılıklar ve ayrımcılığın kapsamının ne olduğu ve gündelik yaşamda karşımıza nasıl çıktığı üzerinde duruldu. Ergüler, "Ayrımcılık bir insan hakkı ihlalidir. 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edilmiştir. Bu beyanname bireylerin devletin karşısında haklarını koruma olarak ortaya çıkmıştır. Zaman içerinde yalnızca devlete karşı değil bireye karşı da hakları koruma olarak geliştirilmiştir" diyerek evrensel değerlere dikkat çekmiştir.
Ergüler, konuşmasının devamında "Uluslararası sözleşmeler ile çocuklar ve engelli insanların hakları da güvence altına alınmıştır" şeklinde konuşarak insan haklarına olan vurgusunu sürdürdü.
Ergüler, söyleşi sırasında, engelli insanlar ve ailelerinin yaşadıkları sorunları göstermek ve empati kurmak amacıyla Haydar Aliyev Parkı'nda engelli bir çocuğu olan annenin mektubunun yansıtıldığı bir video izlettirdi. "Bir gülümse dünyamızı güzelleştirmeye yeter" sloganı ile biten video da engelli insanların yanında başımızı eğip geçmekten ziyade gözlerine bakarak gülümsememizin onları mutlu edeceği ve topluma kazandıracağı mesajı verilmeye çalışıldı.
Söyleşinin ilerleyen bölümlerinde Ergüler, toplumdaki cinsiyet algısına dikkat çekmek amacıyla, "Hepimiz kız veya erkek çocuklar olarak doğarız, ancak, ailemiz ve toplum bize nasıl kadın ve erkek olacağımızı gösterir. Bu öğrenme aileden başlayarak, mahalle, okul, iş hayatı gibi yerlerde devam etmektedir" dedi. Toplumda daha doğduğumuzdan itibaren roller yüklenilmeye başladığına dikkat çeken Ergüler, bu algıların ötesine geçilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Söyleşide, dinleyicilerin etkileşimini arttırmak amacıyla bir bulmaca soruldu ve ardından cevaplar alınarak toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine konuşmalar gerçekleştirildi. Kültürel kodların ve öğrenmelerin cevaplar üzerindeki etkisi karşılaştırıldı. Bununla beraber öğrenciler başka faktörleri de ekleyerek sürece katılım sağladı.
Söyleşinin son bölümlerinde İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği üzerine bir animasyon film izlendi. Animasyon filmin içeriğinde toplumsal olarak kadına yüklenen sorumluluklar anlatıldı ve dinleyicilere istihdam oranları aktarıldı. Hatıra fotoğrafı çekiminin ardından ise söyleşi sonlandırıldı.