İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans (İngilizce)








 Sera gazları, küresel ısınma ve iklim değişikliği üçgeninde tarım


NASA, sitesinde yayımlanan 01.09.2021 tarihli makalesinde atmosferde biriken sera gazları, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkisini ele alıyor.


Karbondioksit, fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan ve küresel ısınmanın baş aktörü olan sera gazıdır. Atmosferde yüzlerce yıl kalıcı olabilir. Bu gazı atmosferden uzaklaştırma görevi ise bitkiler tarafından üstlenilmektedir. Bitkiler fotosentez yoluyla karbondioksiti atmosferden uzaklaştırsalar da, salınan karbondioksit miktarı göz önüne alındığında bu çaba yetersiz kalmaktadır. Durum bu iken atmosferde biriken karbondioksitin tarım ürünleri ve tarımsal faaliyetlere etkisi nedir, ne olacaktır?

Yürütülen çalışmalarda atmosferde birikmiş olan yüksek seviyede karbondioksitin, alınan fayda ürünün tipine bağlı olmak kaydıyla, tarımsal ürünler üzerinde gübre etkisi gösterdiği ve mahsul verimine olumlu etki ettiği saptanmıştır. Örneğin buğday, arpa ya da pirinç gibi ürünlerin karbondioksit seviyesinin yüksekliğinden olumlu etkilenirken mısır, adı geçen ürünler kadar olumlu etkilenmemektedir. Havada daha çok karbondioksit bulunduğu takdirde ürün, gelişim sürecinde daha az su kaybetmekte ve bu durum bitkinin yetişme sürecine olumlu yansımaktadır.  Ancak artan ürün verimliliğinin yanında ürünlerin besin değerleri havadaki karbondioksit miktarından olumsuz etkilenmektedir. Bunun manası şudur ki, artan ürün miktarına karşın bitkinin içinde yer alan protein, karbonhidrat ve diğer besleyici elementler azalmaktadır.

Havada biriken fazla karbondioksitin aynı zamanda sıcaklık artışını da beraberinde getirdiği unutulmamalıdır. Sıcaklık artışının bitkiler üzerindeki en görülebilir etkisi su kaybına bağlı solmadır. Sıcaklık aynı zamanda bitkilerin yaşam süresi üzerinde de etkiler göstermektedir. Günlük sıcaklıklardaki artışların bitkilerin yaşam döngülerini kısalttığı, bitkinin kendini inşası sırasında daha az zaman harcamasına neden olduğu ve sonuç olarak daha az tanecik vererek verim düşüşüne yol açtığı uzmanlarca belirtilmektedir.

Tarımda sulama ve içme suyu için kullanılan su kaynaklarında iklim değişikliğinin etkileri görülmeye başlanmıştır. Tarımsal sulama ve içme suyu ihtiyacının birincil kaynağı olan kar yığınlarının erimeye başladığı, yer altı sularının ise iklim değişikliğine olan duyarlılık ve kullanımdan kaynaklı sebepler ile azaldığı yazıda yer almaktadır. Bunlarla birlikte daha sıcak bölgeler ve daha sıcak bir gelecekte, topraktaki su buharlaşmaya daha yatkın hale gelecek ve bitkilerin topraktan ulaşabileceği su miktarı kısıtlanacaktır. Bazı bölgelerin ekstra yağıştan yararlanması beklenirken, bazı bölgelerin aşırı yağmurlardan zarar göreceği ve daha da fazla bölgenin kuraklıkla karşı karşıya kalacağı ise ayrıca belirtilmektedir.

Uzmanlar üç tip adaptasyon stratejisinden bahsetmektedir. Bunlardan ilki ne zaman ekim yapılacağı ve ekim nöbetleri gibi kararların her sene belirlenmesidir. Bir diğeri yeni tarım ekipmanları ya da yağmur alan bölgelerde daha gelişkin sulama sistemleri ve altyapıları gibi uzun vadeli yatırımlar yapılması ve sonuncusu ise yeni mahsul çeşitlerinin yetiştirilmesi ve kitlelerin beslenme alışkanlıklarında geniş ölçekli değişimlere cevap verilebilmesi gibi dönüştürücü eylemlerden oluşmaktadır.

Hazırlayan:

Arş.Gör. Batuhan Mert Bozbağ

 
[1]Detaylar için bkz: https://www.nasa.gov/feature/goddard/esnt/2021/nasa-at-your-table-climate-change-and-its-environmental-impacts-on-crop-growth