Enflasyonun yüksek olduğu ekonomilerde bazı ürünlerin fiyatları artmaya devam ederken talebin neden hala güçlü kaldığı; hatta kimi zaman neden artış eğilimi gösterdiği, sıkça sorulan ama tek boyutlu açıklamalarla yanıtlanması güç bir sorudur. Klasik mikro iktisat, fiyat yükseldiğinde talebin azalacağını söyler. Fakat bazı mallar için fiyat yalnızca bir bedel değildir; aynı zamanda bir mesajdır. Yüksek fiyat, o mala erişimin sınırlı olduğunu hissettirir. Bu sınırlılık, kimi tüketiciler için caydırıcı değil, tam tersine çekicidir. Çünkü pahalı olan, herkesin ulaşamadığı; herkesin ulaşamadığı ise ayrıştırıcıdır. Böylece fiyat, talebi azaltan bir unsur olmaktan çıkar ve tüketiciler arasında farklılaşmaya işaret eden bir bir sinyal haline gelir.
Bu tür davranışlar mikro iktisat literatüründe gösterişçi davranış kavramı çerçevesinde ele alınır. Tüketici, ürünü yalnızca sağladığı doğrudan fayda nedeniyle değil, temsil ettiği sosyal anlam ve konum göstergesi nedeniyle talep edebilir. Bu noktada “ürün ne işe yarıyor?” sorusunun yanı sıra “ürün neyi temsil ediyor?” sorusu da tüketim kararının bir parçası haline gelir. Thorstein Veblen’in çalışmaları, bazı mallarda fiyat artışlarının talebi otomatik olarak azaltmadığını gösteren bu davranış biçimini açıklamak açısından literatürde önemli bir referans sunmaktadır. Pahalı olması bu tür mallar için bir dezavantaj değil; bizzat talebin kaynağıdır.
Enflasyonist ortamlar bu davranışı daha fazla görünür kılar. Paranın satın alma gücünün hızla azaldığı, ekonomik belirsizliğin arttığı dönemlerde bireylerin harcama kararları değişebilir. Özellikle tasarrufun reel getirisinin zayıfladığı koşullarda, tüketim kararları yalnızca bugünkü faydayı değil, bireyin mevcut ekonomik ve sosyal konumunu koruma arzusunu da yansıtabilir. Bu çerçevede bazı harcama tercihleri, katı bir fayda maksimizasyonu hesabından ziyade belirsizlik karşısında geliştirilen davranışsal adaptasyon olarak yorumlanabilir.
Bu bireysel motivasyonların piyasa düzeyinde bir araya gelmesiyle ortaya çıkan olgu literatürde gösterişçi tüketim olarak adlandırılır. Belirli mal gruplarında fiyat artışlarının talebi azaltmaması, hatta sınırlı fiyat aralıklarında talebin güçlü kalması, klasik talep teorisinin istisnaları arasında değerlendirilir. Bu tür durumlar, literatürde Veblen etkisi kapsamında ele alınmakta olup, fiyatın bazı koşullar altında talep üzerinde pozitif bir sinyal etkisi yaratabildiğine işaret etmektedir. Bu istisnalar, mikro iktisat teorisinin geçersizliğini değil; tüketici tercihlerini sosyal boyutlarıyla birlikte ele alma gerekliliğini ortaya koymaktadır. Varian’ın da vurguladığı gibi, bu tür istisnalar teorinin zayıflığını değil; gerçek hayata uyum kabiliyetinin ve tüketici davranışlarını yakalamanın önemini gösterir.
Sonuç olarak, enflasyon koşullarında fiyatların neden artmaya devam ettiğini açıklamak için yalnızca maliyet, döviz kuru ya da para politikası değişkenlerine odaklanmak yeterli değildir. Tüketicilerin algıları, beklentileri ve sosyal karşılaştırma mekanizmaları da analiz kapsamına dahil edilmelidir. Mikro iktisat, bu noktada tüketim kararlarının her zaman yalnızca ekonomik fayda ile değil; kimi durumlarda bireyin kendini toplumsal olarak nasıl konumlandırdığıyla da ilişkili olabileceğini hatırlatmaktadır.