İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans








 Rujun Ekonomiyle Ne İlgisi Var: Ruj (Lipstick) Endeksi.




2001 yılında ABD’de ekonomi yavaşlarken, Estée Lauder şirketi ruj satışlarında dikkat çekici bir artış fark etti. Pek çok lüks ürün grubunda daralma yaşanırken, ruj satışları artış gösterdi. Bu gözlem zamanla “Lipstick Index” (Ruj Endeksi) olarak anılmaya başladı ve ekonomik dalgalanmaların tüketim alışkanlıkları üzerindeki etkisini anlamaya yönelik örneklerden biri hâline geldi.

Kriz dönemlerinde tüketici yalnızca tasarrufa yönelmekle kalmaz; harcama biçimlerini de yeni koşullara göre yeniden düzenler. Büyük ölçekli harcamalar yerini daha küçük, sembolik tercihlere bırakır. Bu yönelim, ekonomik kararların yalnızca rasyonel beklentilerle değil, duygusal düzenleme ihtiyaçlarıyla da şekillendiğini gösterir. Gelir kaybından ziyade, belirsizlik karşısında psikolojik dengeyi koruma çabası öne çıkar. Tüketici, satın aldığı üründen yalnızca işlev değil, aynı zamanda moral de satın alır. Bu bağlamda ruj, maddi değerinden çok, sağladığı kontrol hissi ve iyi olma duygusuyla tercih edilen bir tüketim kalemi hâline gelir.

Ruj Endeksi, fiyat düzeylerinden çok, tüketimin yönünü ve anlamını ortaya koyar. Tüketici, kriz anlarında kendini ‘kısıtlanmış’ hissettikçe, bu sınırları aşmak için küçük ama simgesel olarak anlamlı harcamalara yönelir. Bu küçük tercihler, ekonomik çalkantı içinde bir tür normalleşme ve süreklilik hissi yaratır. Lüks çantalardan vazgeçilirken, görece erişilebilir kişisel bakım ürünlerinin tercih edilmesi yalnızca alışveriş davranışındaki değişimi değil, bireyin kendilik algısını yeniden inşa etme biçimini de yansıtır. Bütçedeki daralmaya rağmen yaşam kalitesini sembolik düzeyde korumaya yönelik bu yönelim, tüketici davranışının görünmeyen taraflarını açığa çıkarır.

Endeks, zaman içinde hem destek gören hem de eleştirilen bir gözlem alanına dönüşmüştür. Eleştiriler, ruj satışlarındaki artışın ekonomik krizleri açıklamakta yeterli olmadığını; gözlemin sistematik bir ölçüm yönteminden yoksun olduğunu vurgular. Öte yandan, bireylerin pandemi sürecinde yüksek maliyetli harcamalardan kaçınmaya devam ederken kişisel bakım ürünlerine yönelmesi, endeksin temel varsayımını destekler niteliktedir. Pandemi döneminde maske kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ruj yerine göz makyajı ve cilt bakım ürünlerinin öne çıkması, bu tüketim biçimlerinin sadece ekonomik değil, sosyal koşullara da duyarlı olduğunu da ortaya koymuştur. Artan stres, kapanma koşulları ve belirsizlik ortamı içinde küçük, sembolik harcamalar aracılığıyla öznel iyilik hâlini koruma eğilimi sürmüştür. Ruj olmasa bile benzer işlev gören ürünlere yönelim, endeksin biçimsel olarak değilse bile, davranışsal bağlamda geçerliliğini koruduğunu gösteriyor.

Aynı perspektifte benzer örnekler Türkiye bağlamında da tartışılabilir. Yüksek enflasyon, kur dalgalanmaları ve gelir eşitsizliklerinin öne çıktığı dönemlerde kişisel bakım ürünlerine ya da kahve zincirlerindeki sembolik harcamalara olan talebin süreklilik göstermesi, tüketicinin yalnızca erişim kapasitesiyle değil, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarıyla da hareket ettiğini gösterir. Bu tür tercihler, bireyin sadece mevcut ekonomik ortama değil, aynı zamanda bu ortamın yarattığı duygusal baskıya da verdiği yanıtlar olarak değerlendirilebilir.

Ruj Endeksi, teknik bir oran ya da verimlilik ölçüsü değildir. Ancak zamanın ekonomik geriliminin gündelik yaşama nasıl yansıdığına dair, küçük ama dikkat çekici bir iz taşır. Bazen satılan bir ruj ya da alınan bir kahve, dönemin ruh hâlini görünür kılabilir.