İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Psikoloji (İngilizce)








 Vize dönemindeki kaygı başarısızlık getiriyor


Üniversitelerde vize döneminin yaklaşmasıyla öğrencilerde kaygı seviyesinin arttığını söyleyen Psikolog Cansu Yurtseven bu dönemde kaygı seviyesinin azalması ve başarı oranının artması için yapılması gerekenlere dair bilgilendirmede bulundu.


Son günlerde üniversitelerde vize döneminin yaklaşmasıyla başlayan yoğun bir gerginlik dönemi hâkim. Bu gerginliği yaratan başlıca faktörlerden bir tanesi de öğrenciler tarafından vize haftasının "Girmediğin derslerin intikam aldığı hafta" olduğuna dair geliştirdikleri kalıp yargılarıdır. En büyük gerginliği de üniversiteye yeni geçen, ilk kez vize sınavlarına girecek olan öğrenciler yaşamakta. Vize dönemleriyle alakalı doğru bilinenin aksine, vize sınavları diğerleriyle rekabet amacı güden bir yarış değil, kişinin kendisini akademik alanda değerlendirmesi, eksik ve hatalarını görmesidir. Ancak bu sürece dair gelişmiş bu çarpık düşünce yoğun kaygı seviyesinin de tetikleyicisidir.

Belli düzeyde kaygı işlevseldir, motivasyonu arttırır ancak bu süreçte yoğun kaygı duygusunun kişide birçok olumsuzluğa yol açtığı da bilinen bir gerçektir. İlk olarak, bilinenin unutulmasına yol açarak, zihinsel kilitlenmeye, potansiyelini sergileyememeye, soruların algılanamamasına ve farklı yorumlanmasına sebep olur.  Bunun yanında nefes alamama, terleme, kalp çarpıntısı gibi birçok fizyolojik belirti de görülür.

Öğrenciler bu süreci daha rahat atlatabilmesi için neler yapması gerektiği konusunda bilgilendirmede bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Görevlisi Psikolog Cansu Yurtseven, "Öncelikle sınavları, dersi geçmek için kullanılan bir araç yerine mesleki anlamda kendilerine katkı sağlayacak bir amaç olarak görmeleri kendilerini rahatlatacaktır. Bir durum hakkındaki kendine güvensizliğin ve kaygının temelinde yatan şey kişinin konu hakkındaki bilgisizliği, donanımsızlığı ve bunların yanında işlevsiz çalışma alışkanlığıdır. Bu sebeple kişi derse katılım gösteriyor, not tutuyor, derslerle alakalı sorumluluklarını yerine getiriyorsa kendine olan güveni artacak, kaygı oranı da dolayısıyla azalacaktır" ifadelerini kullandı.

ÇALIŞMAYI SON GÜNE BIRAKMAYIN

Bir diğer faktörün görevlerin ertelenmesi ve çalışmaların son güne bırakılması olduğunu dile getiren Psikolog Yurtseven, "Ertelenen sorumluluklar birikir, biriken sorumluluklar ise kişiyi demoralize ederek yapılamayacakmış hissi uyandırır. Sırtında taşıyamayacağı oranda biriktirdiği yükle ayağı kalkmaya çalışan kişi güçlük çeker ve hatta devrilir.  Son güne bırakılan çalışmalarda ise kişi öğrenebildiğini düşünse de sınav esnasında o konuyu çalıştığını hatırlayabilir ancak cevabın ne olabileceği konusunu hatırlamakta güçlük çeker. Çünkü içeriği ezberlemeye çalışmıştır. Ezberlenen şey unutulur, öğrenilen şey kalıcılığını korur. Bu nedenle sorumlulukları ertelemenden zamanında tamamlamaya özen gösterilmeli, çalışılacak konular ise son zamana bırakmak yerine okulun başladığı süreyle birlikte yavaş yavaş tamamlanmalıdır" dedi.

OLUMLU DÜŞÜNME MOTİVE EDİYOR
"Başarısız olma korkusu da kişiyi olumsuz etkileyen durumlardandır. Bunun yerine olumlu düşünmenin motive edici yönü bilinmektedir" diyerek sözlerine devam eden Psikolog Yurtseven şunları belirtti:

"Bu süreçte öğrenci öncelikle 'bilişsel yeniden yapılandırma' dediğimiz adımla başlayabilir. Bilişsel yeniden yapılandırma, duruma olan bakış açını değiştirmek olarak da açıklanabilir. Örneğin, 'Bu ders çok zor!' demek yerine, 'Bu ders diğerlerinden daha fazla emek isteyecek' denmeli. 'Bu ders çok zor!' dediğinde bilinçaltına 'zor, yani yapılamayacak bir şey' mesajı gönderirken, 'Bu ders diğerlerinden daha fazla emek isteyecek' dediğinde, bilinçaltına 'zor gözüküyor olabilir ama daha fazla emek harcarsam yapabilirim' mesajı gidiyor. Olumlu bakış açısı, olumlu sonuç doğurur. Mükemmeliyetçi yaklaşım da en büyük dezavantajlardandır. Kişi, mükemmel olma çabasıyla hırslanırken, olamama ihtimalini düşünerek stres seviyesini yükseltmeye başlar ve bu yüzden de mükemmeliyetçi tutum sınav dönemlerinin en büyük düşmanlarındandır."

GEÇMİŞ BAŞARISIZLIKLARINIZI DEĞİL BAŞARILARINIZI DÜŞÜNÜN

Kaygıyı arttıracak faktörlerden bir diğerinin sınav yerine son dakika yetişme ya da gecikme olduğunu kaydeden Psikolog Yurtseven, "Kişi süreyi ayarlayamadığında yetişip yetişemeyeceğine yönelik stres seviyesi daha yolda artmaya başlar. Bu da kişinin potansiyelinin düşmesine neden olur. Bu sebeple sınav süresinden önce, sınav yerinde olmak kişiyi rahatlatıcı ve yatıştırıcı nitelik taşır. Uykusuzluk, verimi düşürücü nitelikte bir durum olması nedeniyle ve öğrencilerin sınavda bekledikleri potansiyeli gösterememelerine sebep olmaktadır. O nedenle, sınavdan önceki gece uykunun alınmış olması, yukarıda sayılan tüm maddeleri tamamlayan bir faktör olmasından ötürü önem verilmesi ve dikkat edilmesi gereken bir etkendir" şeklinde konuştu.

"Son olarak, hepimiz başarısız olduğumuz zamanlar gibi başarı olduğumuz zamanlar da yaşadık" ifadelerini kullanan Psikolog Cansu Yurtseven, "Sınav döneminde bu başarısızlıkları hatırlayarak onlara odaklanmak kişide yoğun bir korku ve kaygı yaşanmasına sebep olur. Kişinin bu süreçte geçmiş başarısızlıklarından ziyade başarılarına odaklanması umut aşılayıcı nitelik taşıyan bir durumdur. Daha önceki başarıları düşünmek motive eder, stres seviyesini ve kaygıyı azaltır. Eğer tüm bunlara rağmen kişinin kaygı seviyesi yine de yüksekse, tüm başarısını olumsuz yönde etkiliyorsa ve kişinin kendi başına önünü alamadığı bir seviyeye ulaştıysa, bir uzman desteği alınması gerekmektedir" diyerek sözlerini tamamladı.