Uluslararası ticaret ve yatırım, her zaman bireylerin sınır ötesi hareketliliğine dayanmıştır. COVID-19'un yayılmasını kontrol altına almak için, birçok DTÖ üyesi geçici sınır kapatma ve seyahat kısıtlamaları getirmiştir. Sınır ötesi hareket üzerindeki bu ciddi kısıtlamalar, ticari kaygılardan değil, halk sağlığı nedenlerinden kaynaklanmaktadır. Yine de ticaret üzerinde önemli bir etkisi olmuştur.
Önemli miktarda hizmet ticareti, üreticiler ve tüketiciler arasında fiziksel yakınlık gerektirir. Yurtdışında tüketmek veya hizmet sağlamak için uluslararası hareketlilik, bu yakınlığa ulaşmanın bir yoludur. Hareketlilik, diğer ülkelerde ticari bir varlık oluşturan hizmet sağlayıcıların operasyonları için olduğu kadar, normal olarak uluslararası sınırların ötesinde uzaktan hizmet sağlayanlar için de önemlidir.
Sınır önlemleri ve seyahat kısıtlamalarının özellikle turizm ve eğitim hizmetleri gibi sektörler üzerinde ağır bir etkisi olmuştur. COVID-19, turizm sektörü için benzeri görülmemiş bir krizi tetiklemiştir. Yolcular ve gelir açısından, 2020'de uluslararası turizmin 1950'den bu yana en kötü performansını kaydetmesi bekleniyor. Yükseköğretimde, bazı kurumlar uluslararası öğrenci kayıtlarında yüzde 50 ile 75'lik potansiyel bir düşüşle karşı karşıyadır.
Hareketlilik engelleri, nakliye hizmetleri ile bilgi ve işlem maliyetleri üzerindeki etkileri yoluyla mal ticaretini de önemli ölçüde etkiler. Taşımacılık hizmetleri ile ilgili olarak, sınırların kapatılması, sınır kontrollerinin yeniden empoze edilmesi ve diğer seyahat kısıtlamaları, sınır ötesi yük taşımacılığında sıkışıklık ve gecikmelere neden olmuştur. Sınırların kapatılması nedeniyle, bazı en az gelişmiş ülkeler, gıda maddeleri de dahil olmak üzere tıbbi malzemeler dışındaki malları ithal etmede ve komşu ülkelere ihracatta zorluklar yaşamaktadırlar.
Bireylerin uluslararası hareketliliğini yeniden başlatmanın, onu durdurmaktan çok daha zor olacağı da aşikar haldedir. Uluslararası seyahatin yeniden başlamasının doğrusal bir şekilde ilerlemesi olası değildir. DTÖ üyesi devletler, gelecekteki krizlere daha iyi hazırlanmak için, örneğin, seyahat kısıtlamaları ve ticari etkileri ile ilgili deneyimleri hakkında bilgi alışverişinde bulunmalı ve çıkardıkları dersleri paylaşılmalıdır. Bu durum, ticari bozucu etkileri minimumda tutarken halk sağlığını koruma hedeflerini karşılayan seyahat önlemlerini uygulama yollarını belirlemelerine yardımcı olabilir.
