İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Önerileriniz için   İGÜMER
 İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Uluslararası Ticaret ve Finansman








 Ticarette Stratejik Hamleler: Oyun Teorisi Perspektifi




Uluslararası ticaret her zaman sadece "en ucuza üretme" (verimlilik) yarışı değildir. Özellikle güçlü ülkeler veya pazara hakim dev şirketler (oligopoller) işin içine girdiğinde, bu durum hızla stratejik bir oyuna dönüşür. Oyun teorisi, bu aktörlerin, kendi hamlelerinin rakiplerinin kararlarını nasıl etkileyeceğini ve rakiplerinin hamlelerine nasıl karşılık vereceklerini inceleyen bir çerçeve sunar.

Bu alandaki iki temel yaklaşım öne çıkar:

  1. Tarife İkilemleri (Mahkum İkilemi): Bu model, ülkelerin neden bariz bir şekilde refah kaybettirici olan tarife savaşlarına sürüklendiğini açıklar. İki büyük ülke düşünün. Her ikisi için de bireysel olarak en "rasyonel" hamle (baskın strateji), rakip ne yaparsa yapsın, kendi pazarını korumak için tarife koymaktır. Sorun şu ki, her iki taraf da bu bireysel rasyonel hamleyi yaptığında, Nash Dengesi olarak bilinen ve her iki tarafın da kaybettiği (serbest ticarete göre daha kötü bir duruma düştüğü) bir ticaret savaşı ortaya çıkar. İşte Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi uluslararası anlaşmalar ve kurumlar, ülkeleri bu "kötü denge" tuzağından kurtarmak ve işbirliğini (serbest ticareti) zorunlu kılmak için bir güvence mekanizması olarak tasarlanmıştır.

  2. Stratejik Ticaret Politikası (Brander-Spencer Modeli): Bu yaklaşım, hükümetlerin neden belirli (genellikle oligopolistik) sektörlere müdahale ettiğini inceler. Uçak veya yarı iletken gibi devasa Ar-Ge maliyeti olan pazarlarda, pazara girmek çok risklidir ve belki de sadece bir firma kâr edebilir. Bu noktada bir hükümet, kendi yerel firmasına (örneğin Airbus) büyük bir sübvansiyon vererek oyunu değiştirebilir. Bu sübvansiyon, firmanın "ne olursa olsun pazara gireceği" yönündeki tehdidini inandırıcı hale getirir. Rakip firma (örneğin Boeing), sübvansiyonlu firmanın pazara gireceğini ve kâr etmese bile orada kalacağını bildiği için, pazara girmekten caydırılır. Böylece sübvansiyon, pazar payını ele geçirmek için kullanılan stratejik bir silaha dönüşür.

Özetle, oyun teorisi, uluslararası ticaretin sadece verimlilikle değil, aynı zamanda stratejik bağımlılık, zamanlama ve inandırıcılıkla da ilgili olduğunu gösterir.