İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından 9’uncusu düzenlenen Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu, bu yıl “Orta Doğu’da Yeni Jeopolitik Kırılmalar ve Egemenlik Sorunları” başlığıyla gerçekleşti. Orta Doğu coğrafyasından birçok uzmanın katılımcı olarak yer aldığı sempozyumda Prof. Dr. Şenol Durgun, Orta Doğu’daki yangının gittikçe Türkiye’ye yaklaştığını ifade etti.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (İGÜSAM) düzenlediği IX. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu, bölge coğrafyasından birçok akademisyeni, araştırmacıyı ve uzmanı bir araya getirdi. 15-16 Ekim’de gerçekleşen ve bu yıl “Orta Doğu’da Yeni Jeopolitik Kırılmalar ve Egemenlik Sorunları”nın işlendiği sempozyumun açılış konuşmasını Dr. Öğr. Üyesi Ali Semin, MOKHA İcra Direktörü Raed Batis, UMAM Başkanı Prof. Dr. Ahmed Zekrallah ve Sempozyum Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Emre Gündoğdu yaptı.
Bu sempozyumla; Orta Doğu coğrafyasındaki ekonomik, sosyal, siyasal krizlerin tartışılarak bu sorunlara çözüm bulmayı amaçladıklarını belirten İGÜ İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğr. Üyesi Dr. Emre Gündoğdu, “Başta Orta Doğu coğrafyasındaki bilim insanları olmak üzere zengin bir katılım ortamının sağlandığı ve tartışma zemininin oluşturulduğu bir ortam hazırladık. Bu etkinlik, günümüzde Filistin’de İsrail tarafından gerçekleştirilen insanlık suçları ve İsrail’in Lübnan’ı işgali başta olmak üzere Orta Doğu coğrafyasındaki problemlere çeşitli çözüm önerileri geliştirmek maksadıyla ortaya koyduğumuz bir bilimsel etkinliktir” dedi.
“Batı’nın ikiyüzlülüğü utanç verici”
İsrail’in Filistin’deki katliamına karşın Batı’nın tepkisizliğini eleştiren Gündoğdu, “İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırım gerçekleştirmesi söz konusu. Batı dünyasının konu Filistin olunca ortaya koydukları tutumla başka konularda ortaya koydukları tutumun eş değer düzeyde olmadığını görüyoruz. İlkesel anlamda eşitlik, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi konularda lokomotif olma iddiası olan ABD ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin, konu İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği katliamlar olunca bu meseleye sırtını döndükleri, sanki orada hiçbir insanlık suçu işlenmiyormuş gibi gözlerini kapadıklarını ve konuyu hasır altı etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu da bir ikiyüzlülük ve utanç verici bir durum” diye konuştu.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İGÜ Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şenol Durgun ise Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu ile bölgedeki sorunların o coğrafyanın insanları tarafından masaya yatırıldığını vurgulayarak Orta Doğu’daki karışıklığın Türkiye üzerinde oluşturabileceği etkiyi şöyle anlattı:
“Komşudaki ateş bizi de yakar”
“Komşudaki ateş bizi de yakar. Orta Doğu’da 1948’ten itibaren, İsrail devletinin kuruluşuyla beraber böyle bir sıkıntı yaşıyoruz. Bölge huzursuz, karmaşa ve kaos içerisinde. Bu tabi ki sadece İsrail’in varlığıyla izah edilecek bir şey değil. Bölgeye İsrail’i yerleştiren de İngiltere ve batılı güçlerdir. 20’nci yüzyılda da bu işi daha çok ABD sırtlanmış vaziyettedir. ABD’nin, özellikle çift kutuplu dünya düzeninin sona ermesinden sonra takip ettiği küreselleşme, aslında bir Amerikanlaşma siyasetiyle bu bölgenin istikrarsız, kuralsız ve belirsiz olması yönünde bir siyaset takip ettiğini görüyoruz. Bu aynı zamanda burada hegemonya kurmak için yaptığı bir siyaset. Tabi ki Türkiye’ye etkisi olacaktır. Bu yangın yavaş yavaş bize doğru gelmektedir. Hamas’a dediğimiz şey şu an Lübnan’a sıçradı hatta en son haberlere göre İsrail Suriye’de bir ilçeye asker konuşlandırdı. İsrail’in giderek kendi harekat çevresini genişlettiğini görüyoruz. Bu bölge bizim için uzak bir bölge değil. Yaklaşan bir tehlike var. Yangın gittikçe büyüyor ve bize sıçraması da çok ihtimal dahilinde. Doğrudan olmasa da dolaylı olarak bu siyaset bize sıçrar.”
“Orta Doğu’daki halkların uyanışına vesile olmasını temenni ediyorum”
İGÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Maraşlı, sempozyumla Orta Doğu’daki sorunların çözümüne yönelik farkı bakış açıları sunmayı hedeflediklerini belirterek, “Sempozyumun, Orta Doğu’da var olan şu anki problemlerin çözümüne bir katkı sunacağı kanaatindeyim. Bu özellikle üniversitemiz açısından da büyük bir prestij meselesidir. Bundan sonraki konferansta da yine devam edeceğini ümit ediyorum. Sempozyumun Orta Doğu’daki halkların uyanışına vesile olmasını temenni ediyorum ve gelecek çözümlerin o doğrultuda olacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.