İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans








 Aşı İstifçiliğinin Dünya Ticaretine Maliyeti


"Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil"


Yeni tip SARS-CoV​-2 virüsünün sebep olduğu Covid-19 hastalığı ilk olarak Çin’in 11 milyonun üzerinde nüfusa sahip Wuhan kentinde Aralığın sonlarında ortaya çıktı. Ortaya çıktığından itibaren, hızla Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ülkelere ve dünyanın geri kalanına sıçradı. 3 Haziran 2021 itibariyle, Bloomberg[1] tarafından derlenen verilere göre; dünya genelinde toplam vaka sayısı 171 milyonun üzerinde ve 3.6 milyonun üzerinde insan da virüse yenik düşmüş durumda. Aşıların pandemiden kurtulmada en nihai yol olarak görüldüğü için, global ölçekte aşılanma faaliyetleri tamamlanıncaya kadar sosyal mesafe, maske kullanımı, yaygın test ve temas izleme uygulamaları virüse karşı savaşta kullanılan en etkili opsiyonlar olarak kalacaktır. Lakin, dünya aşılara erişim noktasında nasıl hareket ediyor?
 
Duke Küresel Sağlık İnovasyon Merkezi'nin verilerine[2] göre, dünya genelinde 28 Mayıs 2021 itibariyle 11.3 milyar doz aşı satın alınmış. Dünya nüfusunun yüzde 16’sını oluşturan yüksek gelirli ülkeler 5.9 milyar doz aşı satın alarak toplam aşıların yüzde 52’sine sahip olmuş. Öte yandan, düşük gelirli ülkeler 270 milyon doz aşı satın alarak tüm aşı dozlarının yalnızca yüzde 2’sine erişebilmişler[3]. Ülke bazında ise, bu çarpıcı adaletsizlik daha da belirgin. Unicef verilerine[4] göre, Kanada 38 milyonun biraz üzerinde nüfusunu 6 kez aşılayacak kadar doza sahipken Birleşik Krallık tüm nüfusunu 4 defa aşılayacak kadar aşıya erişim sağlamış[5]. Buna karşılık, Nepal, Gürcistan ve Özbekistan gibi fakir ülkeler ise populasyonlarının yüzde 2 veya 3’ünü aşılayacak kadar miktara erişebilmiş. Görünen o ki, zengin ülkeler ihtiyaç duyulan aşı dozlarını istiflerken fakir ülkeler de günü kurtarma telaşına düşmüş. Peki, bu problem teşkil eder mi?
 
Rand Corporation’ın çalışması[6] seyahat, turizm, ulaşım, vb. gibi temas ağırlıklı sektörlere getirilen Kovid-19 kaynaklı kısıtlamaların küresel ekonomiye tahmini maliyetinin 3.4 trilyon dollar olduğu yönünde. Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) araştırma vakfı’nın raporunda[7] global ölçekte aşılamadaki başarısızlığın küresel ekonomiye maliyetinin 1.5 trilyon dollar ile 9.2 trilyon dollar arasında olacağı ve bu maliyetin büyük çoğunluğunun gelişmiş ülkeler tarafından omuzlanacağını gösteriyor. Ülkelerin birbirlerine sadece yol, tren rayları, vb. ile bağlı olmaması; aynı zamanda bu bağlılığın karmaşık ticaret ağlarıyla da olduğu gerçeği maalesef bunu mümkün kılıyor. Dünyanın fakir kesimlerini aşılamanın maliyetinin Bill ve Melinda Gates Vakfı’na göre tahmini 25 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde zengin ülkelerin ellerindeki fazla aşı dozlarını fakir ülkeler ile paylaşmalarının kendi yararlarına olacağı görünüyor.

Arş.Gör.Hakan Kurt

[3] COVAX’in (Covid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı) erişim sağladığı dozlar hesaplamaya dahil edilmez ise; düşük gelirli ülkeler aşı dozlarının yüzde 3’üne erişmiş iken yüksek gelirli ülkeler yüzde 66’sına erişmişler. COVAX, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı (GAVI) ve Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonu (CEPI) öncülüğünde aşıya adil ve eşit küresel erişimin sağlanması amacıyla oluşturulmuştur.
[5] Aşı dozlarının populasyonun ne kadarını kapsadığı her bir kişinin iki doz aşıya ihtiyaç duyacağı varsayımına dayanmaktadır.