Normal şartlarda kendi kendini dönüştürme ve yenileme yeteneğine sahip doğamız, insan nüfusunun giderek artması ve kıt kaynakların insanlara yetmemesi nedeniyle bu işlevini yeterince yerine getirememektedir. Küresel ısınmanın getirdiği su kütlelerindeki ısı artışıyla beraber deniz kaynaklarının verimli kullanılamıyor olduğunu Müsilaj (deniz salyası) ile tekrar hatırladık.
Müsilaj (deniz salyası) deniz canlılarının öz savunma sistemlerini ve genetiklerini değiştirmekte ve bu canlıları tüketenlerde çeşitli zararlara yol açmaktadır.Ayrıca, temiz suya ulaşımımız gitgide zorlaşmaktadır. Bu gibi etkenler insanların bağışıklık sistemlerini zayıflatmakta ve salgın hastalıkların önünü açmaktadır. Maalesef ülkemiz son birkaç yıldır en çok çöp ithal eden ülke durumunda olduğundan kirlilik bizler için daha da farklı bir anlam taşımaktadır.
Yakın zamanlarda denizlerimizde görülen deniz salyası ile birlikte tekrar gündeme gelen geri dönüşüm bilincini günlük hayatımıza çok basit ve kolay alışkanlıklar halinde adapte edebiliriz.
Bu işe ülkemizde büyük bir sorun haline gelen yanlış atık yönetiminden başlamak en basit iş olacaktır. Bu çerçevede ilk yapmamız gereken şey, çevre bilinci alışkanlıklarını erken yaşlardan itibaren her bireye kazandırılmak ve en küçükten en büyüğe sıfır atık politikasını ve atık yönetimi bilincini halkımıza öğretmek olmalıdır. Kıt kaynakların birçok insan tarafından kullanılmasının gerekliliği bu bilinci aşılamak için en güçlü nedenlerden birisi olabilir.
Bu bağlamda öncelikle otomatik davranış ve alışkanlık haline getirilmesi gereken davranış kalıpları şunlar olabilir:
-
Günlük hayatımızda çöplerimizi uygun atıklara göre ayrıştırarak geri dönüşüme atabiliriz eğer evimizin yakınında bir geri dönüşüm yoksa en yakın yeri bulup oraya götürebiliriz.
-
Evimizde plastik için ayrı bir çöp oluşturabilir ve daha da önemlisi tek kullanımlık plastikler yerine metal ve geri dönüştürülebilir materyaller kullanarak her gün çok kez kullandığımız plastiklere elveda diyebiliriz (esasen, günümüzde büyük gıda şirketleri artık plastik poşet kullanımını kaldırmayı ve diğer amaçlar için kullanılan plastikleri de %100 geri dönüştürmeyi hedeflemektedir).
-
Kullan at ürünler yerine atığı sıfıra indirgeyecek ürünler kullanılabilir, streç film yerine saklama kabı, kâğıt havlu yerine yıkanabilir bezler, kahve filtresi yerine yıkanabilir kumaş, buzdolabı poşeti yerine tekrar kullanılabilen silikon poşetler, tek kullanımlık bardaklar yerine termosumuzdan yararlanabiliriz.
-
Tek kullanımlık piller yerine şarj edilebilir piller kullanabilir ve daha da önemlisi doğaya çok fazla zarar veren piller ve diğer elektronik atıkları mutlaka geri dönüşümün kutularına atabiliriz.
-
1 litre atık yağ 1 milyon litre içme suyunu kirletebildiğinden, kızartma yağlarını bir kapta biriktirip belediyelerin geri dönüşümüne teslim edebiliriz.
-
Evsel atıklarından, yemek artıkları, meyve ve sebze kabukları, ham kâğıtlar, kahve posaları, demlenmiş çay yapraklarını kompost yaparak toprakla buluşturabiliriz.
-
Dönüşüm sistemlerini yaygınlaştırmakla kalmayıp insanlarımızı talepkar olma yolunda bilinçlendirebiliriz.
-
Avrupa ülkeleri örneğinde özellikle Almanya ve İskandinavya ülkeleri geri dönüşümle ilgili halka cazip gelen adımlar atmakta. Her geri dönüşüme katkı sağlandığında iade ücretleri vermektedir ve bu rakamlar insanların market ihtiyacını alabileceği makul seviyelerdedir. Biz de temiz çevre bilincini harekete geçirmek için daha cazip kampanyalar başlatabiliriz.
-
Bu sıraladıklarımı başaran Avrupa ülkelerinin yanı sıra, Uzak Doğu Asya ülkeleri, Güney Kore ve Japonya’nın halkına aşıladığı geri dönüşüm bilincini örnek alarak bizlerde sistematik bir şekilde öğretebiliriz.
-
Biz gençler eğer herkes bir adım atarsa geleceğe çok daha temiz bir çevre bırakabileceğine yürekten inanıyoruz.
Gülperi Küçükkaraca
Ekonomi ve Finans Bölümü Öğrencisi