İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans








 Kovid-19 Salgını ve Evrensel Temel Gelir


“Ekonomik krizler sonrası belirli periyotlarda sosyal politikalara yönelme kapitalizm içinde bilindik bir döngüdür.”


Gün geçmiyor ki amansız Kovid-19 pandemisi ile ilgili gelişmeler dünya basınında manşetlerdeki yerini almasın. Bloomberg[1] tarafından derlenen veriler göre, 11 Temmuz 2021 itibariyle dünya genelinde 180 milyondan fazla vaka tespit edilmiş ve ölen sayısı 4 milyonu aşmıştır. Sebep olduğu ölümler ve vakalar bir yana, Kovid-19 birçoğuna göre küresel ekonomide kolay kolay içinden çıkılamayacak bir yavaşlamaya yol açtı. Dünya Bankası Grubu tarafından yayınlanan Haziran 2021 Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu'na göre, Covid-19 pandemisi 2020'de küresel ekonomik aktivitede reel olarak %3,5'lik bir daralmaya yol açtı. 2020 yılında gelişmiş ülkeler reel bazda tahmini yüzde 4 küçülürken gelişmekte olan ülkelerdeki daralma yüzde 1.7 oldu[2].
 
Dünya Bankası[3], Covid-19 salgınının neden olduğu ekonomik aktivitedeki aksaklıklar nedeniyle yalnızca 2021'de aşırı yoksul insan sayısında 70 ila 100 milyon arasında bir artış tahmin ediyor. Zengin ve fakir arasında sürekli artan gelir farkıda pandemiden nasibini almış görünüyor. Öyle ki, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'nin (UNDESA) raporunda[4], gelir eşitsizliğinin en büyük mağdurlarının kadın ve çocuklar olduğunu görülüyor. Covid-19 süreciyle birlikte daha da artan gelir eşitsizliği, olumsuz ekonomi ve sağlık koşullarıyla mücadele etmek için bazı hükümetler, çözüm için daha önce siyasi muhalefetle karşılaşan evrensel temel gelir programlarına başvurdu. Evrensel temel gelir programlarının altında yatan fikir, bir ülkenin tüm vatandaşlarına veya belirli bir gelir seviyesinin altındakilere düzenli olarak koşulsuz nakit hibe tahsis etmesidir. Evrensel temel gelir, refahı toplumun geneline yaymayı ve gelir eşitsizliğinin getirdiği sosyal gerilimleri önlemeyi amaçlar. Fikir kulağa hoş gelse de, bu programların amaçlarına ulaşıp ulaşmadığına dair bir fikir edinmek için bazı ülkeler tarafından yürütülen denemelerden birkaçına göz atmakta fayda var. Finlandiya, 25 ila 58 yaşları arasındaki 2000 işsizin ayda 560 avro aldığı ülke çapında evrensel temel gelir deneyine 2017 yılında başladı. Finlandiya Sosyal İşler ve Sağlık Bakanlığı[5] tarafından yayınlanan değerlendirmede, düzenli aralıklarla 560 avro yardım alanların genel ruh sağlığında iyileşme, daha düşük oranda depresyon, yalnızlık, üzüntü hissi görüldüğü gözlemlenmiştir. Brezilya'da hükümet, pandeminin yol açtığı olumsuz sağlık ve ekonomi koşullarıyla mücadele için nüfusunun yüzde 30’una aylık 110 dolar hibe etti ve elde edilen sonuçlar eşitsizlik ve yoksulluğun tarihi düşük seviyelere yaklaştığını gösterdi[6]. Yoksulluk Eylemi için Yenilikler (IPA)[7] adlı araştıma topluluğu Kenya'da 295 köyde 14, 474 haneyi kapsayan geniş ölçekli bir evrensel temel gelir deneyinin etkisini inceledi. Sonuçlar, hibe alanlarda daha düşük oranda fiziksel ve mental hastalık gözlenip bu kişilerin daha az oranlarda açlık yaşadıklarını ortaya koydu. Evrensel temel gelir programlarının amaçlarına ulaştığına dair yeterli kanıt var gibi görünüyor. Bununla birlikte, alıcılarını çalışmaktan caydırabileceği ve bütçe gelirleri üzerinde baskı yaratacağı endişesiyle evrensel temel gelir karşıtı güçlü bir muhalefet olduğuda akılda tutulmalıdır.
 


Araş. Gör. Hakan KURT