İstanbul Gelişim Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğrencileri, İstanbul tarihini tanıma amacıyla, Bizans İmparatorluğu tarafından inşa edilen, bugünkü adıyla Yerebatan sarnıcı olarak bilinen eseri ziyaret etti. Gezi ekibinde yer alan Şeval TOPÇU ve Seray ÖZYILDIRIM, Antik Yunan ve Bizans kültürünün zenginliğine vurgu yaparak “bu büyüleyici ortamda sütunlar arasında hafif bir müzik eşliğinde keyifli bir gezinti yapabilirsiniz” şeklinde konuştu. Öğrencilerimizin gezi hakkında deneyimleri aşağıdaki gibidir:
“Cevizlibağ’dan tramvaya binerek sarnıcın olduğu Sultanahmet’e ulaşmak oldukça kolaydı. Tramvaydan indikten sonra beş dakikalık bir yürüyüşün ardından müze girişine ulaşmak mümkün. Sarnıca ilgi yoğun olduğu için kapıda ilk olarak sizi bir kalabalık karşılamaktadır. Kalabalığı atlattıktan sonra ise 5 TL’lik ufak bir bedelle içeriye girmek mümkün. İçeriye girdiğinizde sizi loş bir ortam ve rutubet kokusu karşılıyor. Sarnıç’a girdiğinizde turistlerin de ilgisinin büyük olduğu görülüyor. Ayasofya’nın güneyinde bulunan Bazilika Sarnıcı Bizans İmparatorluğu tarafından 542 yılında yaptırılmıştır. Bazilika olarak anılmasının nedeni ise sarnıcın bulunduğu yerde daha önceden bir bazilikanın gün yüzüne çıkmış olmasıymış. Sarnıç, boyu 140m, genişliği ise70m olmakla birlikte dikdörtgen bir yapıya sahiptir. İçerisinde 360 tane sütun bulunur ve bu sütunların her biri farklı özelliklere sahiptir. Bize en ilginç gelen bölümü ise sarnıcın yaklaşık olarak 100.000 ton su depolama kapasitesinin olmasıdır. Sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sütunun altında kullanılan iki medusa başı Roma döneminden kalma heykel sanatının örnekleri arasında gösterilmektedir. Çok ilginçtir ki medusa başlarının nereden geldikleri bilinmemekle birlikte efsanelere konu olmuştur. Medusa hakkında iki türlü rivayet bulunur. Bunlardan ilki medusa yeraltı dünyasının dişi canavarlarından birisi olması. Yılan başlı medusa kendisine bakanları taşa çevirebiliyormuş. O zamanlar özel yerleri korumak için Gogana denen heykeller kullanılırmış. Sarnıca medusanın konulmasının nedeni bundan ötürüymüş. Diğer bir rivayete göre de medusa uzun saçları ve simsiyah gözleri olan bir kadınmış. Zeus’un oğlu Perseus’a aşık olmuş. Bu sırada Athena da Perseus’u seviyor ve medusayı çok kıskanıyormuş. Athena Medusa’nın saçlarını yılana çevirmiş. Medusa artık baktığı herkesi taşa çevirebiliyormuş. Rivayete göre, Perseus Medusa’nın başını keserek onun gücünden faydalanarak bir çok düşmanı yenmeyi başarmış. Bizans döneminde sarnıcın insanların ve sarayların su ihtiyacını karşılamak Osmanlı döneminde ise bahçe sulamaları için kullanıldığı bilinmektedir. Eğer sizlerde Yerebatan Sarnıcını ziyeret etmek isterseniz sütunları arasında slow bir müzik eşliğinde keyifli bir gezinti yapabileceğinizi bilmenizi isteriz.”