İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Halkla İlişkiler ve Tanıtım








 İzolasyon Döneminde Kriz ve İtibarın Önemi


İstanbul Gelişim Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, Bölüm Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Savaş ile Covid salgını dolayısıyla gerçekleşmekte olan izolasyon sürecinin kurumların itibarlarına yansımaları hakkında röportaj gerçekleştirildi. Röportajda kriz iletişiminin de önemine vurgu yapıldı.


Covid-19 salgını sebebiyle dünyanın bir izolasyon sürecine girdiği bilinmektedir. Covid-19’un yarattığı durum ile hemen hemen tüm kurumlar çalışma şekillerini değiştirmek durumda kalmıştır. Bu durum kurumların daha önce karşılaşmadıkları belirli unsurlarla karşılaşması sonucunu doğurmaktadır. Söz konusu noktada kurumlar açısından önemli görülen ‘’itibar’’ ve “kriz” konuları da gündeme gelmektedir. İzolasyon sürecinde kurumların itibar ve kriz iletişimi açısından yapmaları gerekenleri Reklam Tasarımı ve İletişimi Bölümü Araştırma Görevlisi Zeynep Özcan Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, Bölüm Öğretim Üyesi Dr. Sezgin Savaş’a sordu.
 
Kurumsal itibara nasıl bakmak gerekmektedir?
Kurumsal itibar, kurumların tüm çıktılarıyla ilgili olarak düşünülmesi gereken bir kavramdır. Kurumsal itibar çoğu kişi tarafından kurumun tüm maddi varlıklarından bile üstün olarak değerlendirilmektedir. Bu noktada kurumsal itibara çok yüksek oranda bir anlam atfetmemiz gerektiği söylenebilir. Olumlu bir itibara sahip olmak kurumlara çok fazla şey kazandırırken bunun tersi ise kurumları zor durumlarda bırakabilmektedir. Söz konusu açıdan her kurumun itibarına değer vermesi ve iyi bir itibara sahip olabilmek çalışması gerektiği söylenebilmektedir.
 
Kurumları izolasyon döneminde itibar açıdan hangi tehlikeler beklemektedir?
Bilindiği üzere korona virüs sebebiyle belirli bir izolasyon süreci zorunlu olmuştur. Bu izolasyon, kurumsal ilişkiler ağı üzerinde de belirli değişimler yaratmıştır. Alışılagelmiş haliyle olumlu itibarı sağlamak belirli stratejik planlama süreçlerinden geçmektedir. Ancak, olağanüstü dönemlerde alışılagelmiş uygulamaların geçersiz olması tehlikesi her zaman mevcuttur. Bu noktada, itibar kavramına da farklı bakış açıları geliştirmek gerektiği söylenebilir. Çünkü mevcut durumda itibarı oluşturacağını düşündüğümüz eylemler farklı bir düzene ait konumunda kalmaktadır. Dolayısıyla itibar ile uğraşan yöneticilerin yeni tehlikelerle, buna karşın aynı zamanda yeni fırsatlarla da karşılaşacakları söylenebilir.
 
İzolasyon sürecinde itibarı yönetebilmek için nelere dikkat etmek gerekmektedir?
İtibarın kurumun her türlü çıktısıyla ilgili olduğunu, itibarı kurumun yaptığı her şeyin oluşturduğunu söylemiştik. Dolayısıyla izolasyon sürecinde kurumların farklı durumlarla karşılaşabileceği noktasında hareketle kurumların yeni durumlara adapte olabilme yeteneklerini geliştirmeleri gerektiği söylenebilir. Özellikle paydaşların bakış açıları göz önüne alındığında izolasyon sürecinin kurallarını kurumların iyi anlaması gerektiği düşünülebilir. İtibarı paydaşların sahip olduğu imajlar bütünü oluşturmaktadır. Dolayısıyla her bir paydaşın süreçteki önemini anlamak gerekmektedir. Bu yüzden de kurumun paydaşlarını zorlu şartlar altında anlayabilmesi ve paydaşlarına değer verdiğini göstermesi gerekmektedir.
 
İzolasyon dönemindeki iletişim imkânlarının itibar açısından faydaları ve zararları nelerdir?
Genel olarak kurumlar pek çok farklı iletişim biçiminden yararlansa da önemli ölçüde yüz yüze iletişim üzerinden de hareket etmektedir. Bu eğilim dış paydaşlarla olan iletişim süreçlerini olduğu gibi iç paydaşlarla olan iletişim süreçlerini de kapsamaktadır. Ancak, mevcut izolasyon döneminde pek çok kurum için artık mekânsal birliktelik kurmak mümkün olmamaktadır. Özellikle iç iletişim bağlamında İletişimi yüz yüze sürdürmek alışılagelmiş bir uygulama olsa da kurumların yeni durumun gerektirdiği iletişim biçimine adapte olmaları gerekmektedir. İlgili iletişim biçiminin ise çalışanlara daha fazla özgürlük ve güven veren bir biçim olduğunu da belirtmek gerekir.  Konuya dış paydaşlar bağlamında yaklaştığımızda ise karşımıza farklı bir tablo çıkmaktadır. Kurumların dış paydaşlarla olan iletişimi alışılagelmiş olarak zaten dijital medya sayesinde mekândan bağımsız bir konuma yükselmiştir. Bu noktada kurumların üzerine düşen ise her zaman olması gerektiği gibi dış paydaşların iletişim çağrılarına karşılık vermesi ve belirli yapısal bahanelere sığınmadan dış paydalara önem verdiklerini göstermeyi sürdürmeleridir.
 
İzolasyon döneminde iyi bir itibara sahip olmanın anlamı nedir?
İyi bir itibara sahip olmak izolasyon süreci olsun veya olmasın zaten çok değerli bir unsurdur. İtibarın genel değerinden zaten bahsetmiştik. Bu değer şüphesiz izolasyon sürecinde de kendini korumaktadır. Bilindiği üzere itibarı iyi olan kurumların daha yetenekli çalışanları kuruma çektiği, ürün ve hizmetleri için daha yüksek fiyat talep edebildiği, krizlerle çok daha başarılı bir şekilde başa çıkabildikleri bilinmektedir. Bu sayılanlardan veya sayılabilecek farklı pek çok faydadan şüphesiz en önemlisi ‘’kriz konusu’’ olarak kaşımıza çıkmaktadır. İzolasyon süreci bir kriz sonucu oluşmuştur. Dolayısıyla izolasyon sürecinde itibar konusunu kriz çerçevesinde de ele almak gerekmektedir. Şüphesiz ki bu kriz sürecinde doğru uygulamalar yapan ve çevresine değer veren kurumların itibarlarını geliştireceği, bunun aksi davrananların ise büyük itibar kaybına uğrayacağı açıktır. Kriz aynı zamanda fırsat anlamına da gelmektedir. İleriki günlerde, aylarda ve yıllarda da göreceğimiz gibi yüksek itibara sahip pek çok kurum bu dönemde yaptığı hatalı davranışlarla itibarını yitirecektir. Buna karşın, olumsuz itibara sahip bazı kurumların ise yaptıkları doğru davranışlarla durağan zamanlarda kazanabileceklerinden çok daha hızlı bir biçimde itibarlarını olumlu yönde geliştirecekleri görülecektir.