İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Radyo, Televizyon ve Sinema








 Öğrencimiz Ayça Özlen'in Kaleminden "Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi" Filmine Bir Bakış


Cannes’dan En iyi Senaryo ödülüyle dönen Céline Sciamma’nın Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi filmi, resim sanatını sinema sanatıyla birleştirmiş sade bir aşk hikayesine dayanıyor.


Her bir sahnesi tutku, sanat ve romantizmle dolu. 18. yüzyıl Bretonya’sında geçen film kadın ve erkeğin eşit olmadığı, erkek egemenliğinde, kadınların belli sınırlar çerçevesinde resim yaptığı bir dönem.
     
      TABLOLARA SIĞMAYAN BAKIŞ

Ressam Marianne, evin genç gelin adayı olan Héloise’in portresini yapmak için Bretonya’ya gelir. Bu iş çok zordur çünkü Heloise portresinin yapılmasını reddetmektedir. Sebebi ise bu portrenin onun hiç görmediği adam olan evlendirileceği adama gösterilmesi için verilecek olmasıdır. Benzer şekilde daha önce hiç görmediği bir adamla evlendirilmek isteyen kız kardeşi intihar etmiş ya da ölmüştür. Héloise resmedilmek istemediği için ressam Marianne, Héloise’in annesi tarafından bir yol arkadaşı olarak tanıtılır. Annenin adadan birkaç gün ayrılmasıyla gündüzleri Héloise ve Marianne sahilde yürüyüş yaparak veya evde vakit geçirirler ve gece olduğunda Marianne aklında kalan tüm detayları resmeder tuvaline.

Marianne ve Héloise’in birbirlerini tanıma ve anlama süreçleri yerini tutkulu bir aşka bırakmasıyla işler karışır. Marianne’in kendisini ele verip Héloise’in gerçekleri öğrenmesiyle Héloise, Marianne ve evin hizmetlisi Sophie’i birbirlerine çok yakın olmaya başlar. Sınıfsal farklılığın kendiliğinden kaybolduğu bir kadın dayanışması/arkadaşlığı izleriz adeta. Diğer yandan Marianne ve Héloise aşkı büyümektedir. Görmenin ve bakmanın farklılığını bize sert bir şekilde gösteren Heloise artık Marianne’ye poz vermeye başlar. Bu süreçte bakan kim bakılan kim sorusunu sormaya başlıyoruz kendi kendimize. Bunu bize sordurtan Héloise’in ta kendisi.

Sciamma, Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’nde 18. yüzyılda hem sanatıyla hem de cinsel yönelimleriyle ayakta kalmaya çalışan kadınların hikayesini anlatıyor bize. Filmin bakış hikayesine tam olarak oturan mitolojiden ‘Orpheus ve Euridice’in hikayesini de görüyoruz. Sevgili aşkı olan Euridice’e dönüp baktığı için onu ikinci kez kaybeden Orpheus ve Marianne’a bakmayan Héloise.

Tam olarak kadınların hikayesinden oluşmuş bir film Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi. Öyle ki filmde erkeklerden sadece söz ediliyor, onları tanımıyoruz bile. Hizmetçi Sophie’yi hamile bırakan adam, Héloise’in portresini çizmekte başarısız olan bir önceki ressam, Marianne’a resim yapmayı öğreten babası ve Héloise’i İtalya’da bekleyen talibi. Bu kişiler hikayenin bir parçası değiller, hiçbir önemleri yok. Yönetmen Sciamma, cineuropa.org'a verdiği bir röportajda "Ben erkek bakışlarının ürünüyüm – hepimiz öyleyiz. Hayatımı, benden nefret eden, örneğin Süpermen ile özdeşleşen filmlere harcadım. Kadın bakışları melezdir - bu iki dünyayı da bilmek gerçekten önemli. Ben bir lezbiyenim ve erkek egemen bir ortamda nasıl yaşayacağımı biliyorum. Ama asıl soru şu, onlar biliyor mu?" diyor. Başta bir model ve ressamıyla sade bir aşk hikayesi olarak tanımladığımız film tutkunun, geçmişi unutamamanın ve kadınların öyküsü aslında.

Filmin sonu tam bitmesi gereken şekilde bitti ve filmin yönetmeni Sciamma tüm filmi Héloise’in final sahnesini çekmek için yazdığını söylüyor. "Çok ama çok güzel bir sahne. İyi ki finalde kendi buyruğuna uymadı Euridice, iyi ki dönüp bakmadı Orpheus’a." Sona yaklaşırken gördüğümüz 28 detayı çok etkilendiğim bir sekanstı. Film geçen sene Film Ekimi’nde sunulmuşu ancak ben izleyememiştim, bu kadar geç izlediğim için çok üzgünüm.

Ayça Özlen
2020 İİSBF Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Mezunu