02 Ekim 2025 Perşembe
İstanbul Bienali’nde Kaçırılmaması Gerekenler
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 18. İstanbul Bienali, 16 Eylül’de başlayan önizleme günlerinin ardından 20 Eylül’de kapılarını tüm ziyaretçilere açtı. Küratörlüğünü Christine Tohmé’nin üstlendiği bu yılki edisyon, “Üç Ayaklı Kedi” temasıyla dikkat çekiyor ve Beyoğlu–Karaköy hattında sekiz mekan arasında sanatseverlerle buluşuyor. İlk 15 günde bienal, 100 bini aşkın ziyaretçi ağırlayarak adeta rekor kırdı.
Bu yıl bienalin temel kavramsal ekseni “kendini koruma” ve “gelecek olasılıkları” üzerine kurgulanmış durumda. Tohmé’nin yönlendirmesiyle, bienal üç yıllık bir zaman dilimine yayılıyor: 2025–2027 yılları arasında düzenlenecek fasıllarla çok katmanlı bir sanat maratonu hedefleniyor. İlk ayağı 20 Eylül – 23 Kasım 2025 tarihleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek sergiler; performanslar, film gösterimleri ve konuşmalar da içeren kamusal programlarla destekleniyor.
Bienal, İstanbul’un tarihî dokusuyla iç içe geçmiş sekiz mekânda sanat eserlerini sergiliyor. Elhamra Han, Zihni Han, Galata Rum Okulu, Meclis-i Mebusan 35, Külah Fabrikası, Galeri 77, Muradiye Han ve Eski Fransız Yetimhanesi Bahçesi bu mekanlardan bazıları. Sergi rotası, sanatseverleri hem mimari açıdan zengin yapılarda sanatsal deneyim yaşatıyor hem de İstanbul’un şehir hafızasındaki izlerle buluşturuyor.
Uluslararası basın da bienale yoğun ilgi göstermiş durumda. Financial Times, Artforum, Frieze, El País, ArchDaily gibi yayınlarda bienalle ilgili haberler yer alıyor; önizleme günlerinden itibaren sanat profesyonelleri, eleştirmenler ve kurum temsilcileri İstanbul’u ziyaret ediyor. Bu yıl aynı zamanda erişilebilirlik odaklı yaklaşımlar da öne çıkarıldı: görme farklılığı olan bireyler için sesli betimleme, sağır izleyiciler için işaret dili çeviri hizmetleri sunulacak.
Sonuç olarak, 18. İstanbul Bienali yalnızca bir sergi deneyimi olmanın ötesine geçerek, zamansal ve mekânsal bir sanat orkestrasyonu olarak ön plana çıkıyor; İstanbul’u çağdaş sanat sahnesinde yeniden tanımlıyor.