İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce)








 İGÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü 17'nci E-bültenini yayımladı


Günümüzde devam eden Güney Kore-Japonya gerginliğinin arkasında hangi faktörler mevcuttur?


Orta Doğu bölgesi ile birlikte dünyanın en istikrarsız bölgesi sayılan Uzak Doğu bölgesinin en önemli sorunlarından biri de Güney Kore-Japonya anlaşmazlığıdır. Bu anlaşmazlık uzun bir tarihe dayanmakta olup genellikle sadece Güney Kore-Japonya ilişkileri kapsamında ele alındığından, söz konusu anlaşmazlığı geniş bir dünya siyaseti perspektifinden değerlendirmeye yönelik analizler henüz yeterli değildir. Bu analiz Güney Kore-Japonya anlaşmazlığını Güney Kore ve Japonya politikalarının yanı sıra bölgedeki ABD-Çin rekabeti ve ABD’nin Uzak Doğu politikası bağlamında ele almaya çalışmaktadır.
 

Güney Kore ve Japonya İç Politikaları Bağlamında Güney Kore-Japonya Anlaşmazlığı


Günümüzde Güney Kore ve Japonya arasındaki gerginlik gitgide artmaktadır. Aslında Güney Kore ve Japonya arasında, özellikle 1910 yılında Japonya’nın Kore’yi ilhakından sonraki gelişmelerden kaynaklanan ciddi bir husumet mevcuttur. Japonya bu döneme ilişkin sorunların 1965 yılındaki “Japonya-Güney Kore Anlaşması” ile tamamen çözüldüğünü ileri sürerken, Güney Kore ise şahısların tazminat talep etme hakkının halen mevcut olduğunu iddia etmektedir. Böylece Güney Kore-Japonya anlaşmazlığı günümüzde de henüz çözülememiş durumdadır.

Ayrıca Güney Kore ve Japonya’nın iç politik durumları da bu gerginliğin çözümüne engel olmaktadır. 1948 yılında bağımsızlığını kazanmasından bugüne kadar Güney Kore kendi ulusal kimliğinin önemli bir unsuru olarak “Japon düşmanlığı” ve kendi halkının “ezilmişliği”ni ileri sürerek ulus-devletini inşa etmektedir. Ayrıca Güney Kore hükümeti kamuoyunun hükümete desteği azaldıkça halkın öfkesinin hükümete yönelmesini engellemek için Japon düşmanlığını kullanmaktadır. Ayrıca günümüzde Güney Kore, Japonya ile mevcut olan anlaşmazlıkta uluslararası kamuoyunun desteğini kazanmak için yurtdışında Japonya aleyhine yoğun propaganda çalışmalarına devam etmektedir.

Japonya tarafına bakılacak olursa, 2000’li yılların sonuna kadar Japonya’da milliyetçilik nispeten düşük seviyedeydi. Fakat Çin ve Güney Kore’nin şiddetli Japon düşmanlığına şahit olan Japon kamuoyunda Güney Kore ve Çin düşmanlığı gittikçe yükselmekte ve bu düşmanlık günümüzdeki Japon milliyetçiliğinin temelini oluşturmaktadır. Ayrıca günümüzde Japonya’nın siyasal, ekonomik ve toplumsal durumu kötüye doğru gitmekte ve Japonya hükümeti de bu sıkıntılara karşı bir çözüm üretememektedir. Bu durum karşısında Japonya hükümeti de kendi kamuoyunun öfkesinin hükümete yönelmesini engellemek için kamuoyundaki Çin- Güney Kore düşmanlığından (özellikle Güney Kore düşmanlığı) yararlanmaktadır. Özellikle bu eğilim 2012 yılında Shinzo Abe başbakan seçildikten sonra daha belirgin hale gelmiştir.
 

ABD-Çin Rekabeti Bağlamında Güney Kore-Japonya Anlaşmazlığı


Günümüzdeki Güney Kore-Japonya anlaşmazlığının arkasındaki en önemli sebeplerden biri Uzak Doğu’daki Çin-ABD rekabeti, diğeri ise ABD’nin Uzak Doğu’dan çekilmeye yönelmesidir.

Uzak Doğu’daki Çin-ABD rekabeti açısından değerlendirmek gerekirse, öncelikle belirtmek gerekir ki Çin, Güneydoğu Asya, Kore yarımadası ve Orta Asya’yı potansiyel olarak kendi nüfuz alanı (hatta bazılarını ise kendi toprağı) olarak nitelendirmektedir. Geçmişte Kore geleneksel olarak büyük ölçüde Çin’e bağlıydı ve Çin de Kore’yi kendi toprağı gibi değerlendirmekteydi. Fakat 1910-1945 yıllarında Kore Yarımadası’nın Japonya tarafından yönetilmesi ve 1945’ten sonra Güney Kore’nin ABD himayesi altına girmesi, Kore Yarımadası üzerindeki güç haritasını önemli derecede değiştirmiştir. Özellikle 1965 yılında “Japonya-Güney Kore Anlaşması” imzalandıktan sonra her iki ülke de komünist blok karşısında ABD’nin birer kalesi olmuş ve Güney Kore’de Japon karşıtlığı devam etmesine rağmen ikili ilişkiler pekiştirilmiştir. Bu yüzden Güney Kore-Japonya anlaşmazlığı o dönemde günümüzdeki gibi alevlenmemiş ve bu iki ülke arasında ABD’nin denetimi altında yoğun bir iletişim söz konusu olmuştur.

Diğer yandan, Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Güney Kore ekonomisinin yükselmeye başlaması ve 1990’lı yılların sonunda Çin ekonomisinin hızlı bir şekilde gelişmeye başlaması, Kore Yarımadası üzerindeki güç haritasını önemli derecede değiştirmiştir. ABD-Çin ilişkilerinin gelişmesi ve SSCB’nin dağılması sebebiyle ABD için Güney Kore ve Japonya’nın stratejik önemi azalmaya başlamıştır. Ayrıca Güney Kore ekonomik ve siyasi olarak güçlenmeye başladıkça Japonya’ya karşı daha sert bir tutum göstermeye başlamıştır.

Özellikle Çin’in Asya ekonomisi üzerinde hâkimiyet kurmaya başlaması Güney Kore’nin Japonya ve ABD’den uzaklaşmasına sebep olmuştur. Günümüzde Güney Kore’nin en büyük ticari ortağı Çin Halk Cumhuriyeti’dir ve iki ülke arasındaki ticaret miktarı artık Güney Kore ve ABD arasındaki ticaret miktarını aşmış durumdadır. Böylece Güney Kore ekonomisi fiilen Çin’in nüfuzu altına girmiştir ve Çin, Güney Kore üzerindeki etkisini önemli derecede arttırmaktadır. Bu bağlamda Güney Kore, Japonya-ABD ittifakından uzaklaşarak Japonya’ya karşı tutumunu daha da sertleştirmektedir.
 

ABD’nin Günümüzdeki Uzak Doğu Politikası Bağlamında Güney Kore-Japonya Anlaşmazlığı


Geçmişte ABD, Güney Kore ve Japonya’yı “SSCB, Kuzey Kore ve Çin gibi devletlerden oluşan komünist bloğuna karşı birer kale” olarak kullanmaktaydı ve bu doğrultuda Güney Kore’deki ABD askeri üslerini güçlendirmekteydi. Böylece geleneksel olarak ABD, Güney Kore açısından “en güvenli ülke” olarak görülmekteydi.

Fakat yakın dönemde ABD’deki Donald Trump yönetiminin Asya’dan çekilmeye yönelik kararı, Güney Kore-Japonya anlaşmazlığını etkilemektedir. Günümüzde Trump yönetimi ABD-Japonya-Güney Kore ittifakına önem verdiğini ileri sürerken Kuzey Kore ile müzakereleri yoğunlaştırmakta ve Güney Kore’den ABD askeri üslerini çekmeye yönelmektedir. Özellikle Güney Kore’nin “Japonya-ABD-Güney Kore Bilgi Paylaşma Anlaşması” üyeliğinden ayrılması, ABD’nin Güney Kore’den uzaklaşmasını önemli derecede hızlandırmıştır. Bölgedeki gelişmeler genel olarak analiz edildiğinde hem Japonya’nın siyasi ve ekonomik açıdan zayıflamaya doğru gittiği hem de ABD’nin Uzak Doğu’dan çekilmeye çalıştığı görülmektedir. Diğer yandan Çin bölge üzerinde kendi nüfuzunu artırmakta ve gittikçe güçlenmektedir. Bu durumda Güney Kore için en güvenli ortak Çin olmuştur ve Güney Kore artık ABD ve Japonya’dan çok Çin ile beraber hareket etmeyi tercih etmektedir. Ayrıca hem Japonya üzerinde hem de Kuzey Kore üzerinde Çin’in etkisi önemli derecede artmıştır ve Güney Kore doğal bir şekilde Çin ile yakınlaşarak Japonya-ABD ittifakından uzaklaşmaktadır.
 
Sonuç

Günümüze kadar devam eden Güney Kore-Japonya anlaşmazlığı hem Güney Kore hem de Japonya hükümeti tarafından siyasal bir araç olarak kullanıldığından, her iki tarafın milliyetçiliğinde önemli bir role sahiptir. Diğer yandan, Uzak Doğu’daki ABD-Çin rekabeti Güney Kore-Japonya anlaşmazlığını etkilemektedir. Özellikle Çin’in Asya üzerinde kendi nüfuzunu artırması, Güney Kore’yi fiilen Çin’e bağlı hale getirmiş ve ABD-Japonya ittifakından uzaklaştırmıştır.  Ayrıca günümüzdeki Trump yönetiminin Güney Kore’den ABD askerlerini çekmeye yönelmesi de Güney Kore’yi Çin’e daha da yakınlaştırmıştır ve Güney Kore artık Japonya ve ABD’den ziyade Çin ile ilişkilerini güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu durumdan dolayı Güney Kore için Japonya’nın önemi önemli derecede azalmıştır ve Güney Kore, Japonya’ya karşı tutumunu sertleştirmektedir. Sonuç olarak, Güney Kore-Japonya anlaşmazlığı günümüzde de devam etmekte ve dünya politik konjonktüründeki değişim, söz konusu anlaşmazlığın daha da yükselmesine sebep olmaktadır.