Mavi gezegenimiz son yıllarda su tüketimi konusunda küresel bir alarm veriyor. Ne kadar yeryüzünün %70’inden fazlası sularla çevrili olsa da buz kütlelerinde, toprak altında ve yerüstünde bulunan toplam tatlı suyun oranı sadece % 2.5. Yaşanan ekonomik gelişmeler, nüfus artışı, tüketici yapısı ve talebindeki değişmeler, iklim değişikliği, bilinçsiz kullanım, kötü yönetim gibi faktörlerin etkisiyle su tüketimimiz su kaynaklarının geleceği noktasında endişe yaratmakta ve bizi su kıtlığı ile tanıştırmaktadır. Kredi derecelendirme kararlarına bile etki etmeye başlayan su kıtlığının özellikle düşük gelirli ülkeler için daha büyük bir problem olması bekleniyor. Su kıtlığı günümüzde bu kadar önemli bir konu haline gelmişken Finish ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın ortak çalışmalarıyla ülkemizdeki suyun geleceğine dikkat çekmek ve toplumda duyarlılığı artırmak için Finish Su Endeksi oluşturuldu.
Haftalık olarak güncellenen Finish Su Endeksi seviyesinin 100 altında olması “Su Stresi” göstergesi iken bunun 70’in altına inmesi “Şiddetli Su Stresi” varlığı anlamına geliyor. Eğer Finish Endeksi 100 üzerine ulaşırsa bu “Su Stresi”nin olmadığının göstergesi olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin sektörel su tüketimine dayanarak kullanabileceği su miktarını gösteren bu değere göre Türkiye’de “Su Stresi” mevcut. Yani ülkemizin yeraltı ve yerüstü sularının alarm verdiğini görmekteyiz. Büyükşehirlerimizin çoğunda baraj doluluk oranları %50’nin altındayken, NASA’nın yayınladığı uydu haritasına göre milyonlarca kişinin yaşadığı İstanbul’da yeraltı su yoğunluğu da son 15 yılın en düşük seviyesini gördü. Su kıtlığının önlenmesi ve azaltılması için yapılacak olanları ise şu şekilde sıralayabiliriz:
-
Su yönetiminde devlet ve özel sektörün işbirliği
-
Nüfus yoğunluğunun yoğun olduğu bölgelerde yüksek su riskinin azaltılması için daha düşük nüfuslu bölgelere göçün teşviki
-
Tarımdan daha verimli sulama metotlarının benimsenmesi ve etkin bir tarımsal planlamanın yapılması
-
Su altyapısının iyileştirilmesi
-
Her türlü sulak alanının kirlilikten korunması
-
Tasarruflu su tüketimi
Görüldüğü gibi yaşamın kaynağı suyumuzun korunması ve gelecek nesillere aktarılması hayati bir meseledir. Bu noktada yapılacaklar konusunda hem kamu kurumlarına, hem özel kuruluşlara hem de birey olarak bizlere büyük görevler düşmektedir.