İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik








 Okyanustan Gelen Yenilenebilir Enerji: Deep Green


Toplumların enerjiye olan ihtiyacı artarak devam ederken tükenebilir enerji kaynaklarının da gün geçtikçe daha yoğun kullanımı söz konusu olmaktadır. Enerji sağlamak ve çevre sorunlarının üstesinden gelebilmek adına yenilenebilir enerji kaynaklarına olan talep hızla artmakta, siyasal ve toplumsal olaylar da sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmaktadır. Ayrıca dünyanın iklim değişikliğiyle mücadele için yüzde yüz yenilenebilir enerji sistemlerine doğru ilerlemesi gerekmektedir. Bunu yapmak için ise sıklıkla kullanılan rüzgâr ve güneş enerjisi gibi çözümlerden daha fazlası gerekmektedir.


Bu düşünceden hareketle Minesto şirketi, güvenilir ve temiz elektrik üretmek için gelgit akıntılarından ve okyanus akıntılarından gelen enerjiyi kullanmayı amaçlayan bir start-up olarak 2007 yılında İsveçli havacılık endüstrisi üreticisi Saab'ın bir yan firması sıfatıyla kurulmuştur. Minesto tarafından Deep Green olarak adlandırılan teknoloji, 2009’da SeaKite olarak bilinen 1,2 metrelik kanatlı (şu anda 12 metreye kadar genişleyebilen) gelgit enerji santrali ile ilk kez elektrik üretmiştir. Deep Green'i diğer gelgit enerjisi teknolojilerinden ayıran şey ise kanadı, türbinin boyutu ve santralin su altında "uçuyor" olmasıdır. Deep Green kurulduğundan beri her yıl yaklaşık %60 oranında büyümektedir. 2022’de hâlâ bir test aşamasında olduklarını belirten şirket yöneticileri, uçurtma kanatları için hangi şeklin en iyi sonucu verdiğini görmek için tasarımlara ve uzun vadede yerleşik şebekeler kurmak için çalışmalara devam ettiklerini belirtmektedir.

Bu teknolojinin mantığını daha iyi anlayabilmek için bir kumsalda durduğunuzu ve rüzgârda uçurtma uçurduğunuzu hayal edin. Rüzgâr uçurtmayı uzaklaştırmaya çalışırken ipteki uçurtmanın güçlü kaldırma kuvvetini hissedersiniz. Uçurtmayı yana doğru hareket ettirdiğinizde ise daha hızlı (rüzgârdan çok daha hızlı bir şekilde) uçtuğunu fark edersiniz. Eğer uçurtmaya bir türbin bağlayıp, bunu rüzgârda uçurmak yerine bir su akımının aktığı okyanusa koysaydınız işte o zaman Minesto'nun Deep Green adlı patentli ve ödüllü deniz enerjisi teknolojisi konseptine sahip olurdunuz. Çalışma prensibi aslında çok basittir. Bu denizaltı uçurtma teknolojisi, kinetik enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmektedir. Yani bu teknoloji, gelgit ve okyanus akıntı kaynaklarından elektrik enerjisi üretmeyi hedefleyen bir deniz enerjisi dönüştürücüsüdür. Kullanılan uçak benzeri cihazlar deniz tabanına bağlı ve altında bir türbin taşıyan kanatlardan oluşmaktadır. Uçurtma önceden belirlenmiş bir navigasyon programı ve dümenleri kullanarak yönlendirilmekte ve sekiz şeklinde bir yörünge izlemektedir. Uçurtma, su altı akımı boyunca "uçmak" için akıntı akışının kaldırma kuvvetini kullanmakta ve türbini, gerçek akıntı akışının birkaç katı hızda su içinde itmektedir. Hareketli su, hareketli havadan 832 kat daha yoğun olduğundan, bu durum verimli enerji dönüşümü için koşullar yaratmaktadır. Böylece elektrik, yerleşik jeneratörde üretilmekte ve ip aracılığıyla deniz dibi kablolarına iletilmektedir. Daha sonra üretilen bu elektrik daha uzun başka bir kabloyla kıyıdaki şebekeye geri dönmektedir.

Deep Green bugün Kuzey İrlanda, Galler, Faroe Adaları, Fransa, Tayvan ve ABD’de devam eden proje ve faaliyetlerle yedi yıldan fazla bir süredir çalışmaktadır. Henüz karada bir şebeke tesisi olmamasından dolayı Deep Green tarafından üretilen elektrik, açık deniz şamandıralarına aktarılmaktadır. Minesto'nun teknolojisinin Avrupa sularındaki genişleme potansiyelinin yaklaşık 40GW kurulu kapasite olduğu tahmin edilmektedir. Küresel olarak bakıldığında ise 600 GW kurulu kapasiteyi aşan gelgit akıntısı ve okyanus akıntısı potansiyeli olduğu bilinmektedir. Bu yeni sayılabilecek teknolojinin diğer yenilenebilir enerji üretim kaynakları ile kıyaslandığında bazı avantajları olduğunu görmek de mümkündür. Bu sistem, rüzgâr tribünlerinin kurulumuna göre daha ucuz görünmektedir. Gelgit gücünü kullanan diğer teknolojilerin aksine, Deep Green teknolojisi düşük akış, düşük ağırlık ve düşük maliyetlidir. Ayrıca Deep Green kanadının boyutları, rakip gelgit enerjisi teknolojilerinden "MW başına 15 kata kadar daha az" ağırlığa sahiptir. Ek olarak bir Deep Green modeli olan DG500, yaklaşık 1.800 güneş paneline eş değer güç üretebilmektedir. Son olarak, Deep Green teknolojisinin potansiyeli de çok büyüktür. Gelgit akıntılarının ve okyanus akıntılarının kullanılabilir potansiyeli 600 GW'tan fazladır. Bu, şu anda dünya çapında kurulu nükleer güç kapasitesinin 400 GW'ın biraz altında olduğu düşünülürse etkileyici bir boyuttur. Bu sebeplerden dolayı bu türde fırsatlar barındıran “mavi enerji”yi değerlendirmek dünyanın geleceği adına çok önemlidir. Bu geniş ve kullanılmayan yenilenebilir enerji kaynağından geleceğimizin enerji ihtiyaçlarını şekillendirmek adına gerçekten yararlanmamız gerekmektedir

Kaynakça
https://minesto.com/
https://www.innoenergy.com/discover-innovative-solutions/online-marketplace-for-energyinnovations/deep-green/
https://www.newstatesman.com/spotlight/energy-spotlight/2019/05/deep-green-howswedish-startup-making-waves-underwater-1
https://www.sustainableislandsplatform.org/innovation/deep-green-technology/
https://www.themarinediaries.com/tmd-blog/the-future-of-ocean-energy-minesto

Arş. Gör. Çağlar KARAKURT