İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr


 Prof. Dr. Sacide Vural, İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu (İLEDAK) Başkanı Olarak Seçildi

Halkla İlişkiler ve Tanıtın Bölümü Dr. Öğr. Öğretim Üyesi Esra Tunçay, İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu (İLEDAK) Başkanı olarak seçilen Prof. Dr. Sacide Vural ile bir röportaj gerçekleştirdi.

İstanbul Gelişim Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sacide Vural, yıllardır akreditasyon ve iletişim üzerine yaptığı çalışmalarının yanında Kurul Üyeliği’ni yaptığı İletişim Eğitimi Değerlendirme Akreditasyon Kurulu (İLEDAK)’nun başkanı oldu.

İLEDAK; İletişim disiplini içerisindeki ve bu alanla yakından ilgilenen disiplinlerle kesiştiği yerlerdeki iletişim eğitim programları için akreditasyon, değerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak ülkemizdeki iletişim eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunan bir kuruluştur. İletişim Araştırma Derneği (İLAD) iletişim programlarının akreditasyonu konusunda Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun verdiği Kalite Değerlendirme Tescil Belgesi sahibi olan uluslararası bir kalite güvence kuruluşudur.

Tunçay’ın İLEDAK Başkanlığı’na seçilen Vural ile yapmış olduğu röportaj şu şekildedir:

Akreditasyon ve iletişim üzerine uzun yıllardır çalışmalar yapıyorsunuz. Yakın bir zamanda İLEDAK başkanlığına seçildiniz; sizi tebrik ederiz. İLEDAK Başkanlığı’na seçilmeniz ve yapmış olduğunuz çalışmalar hakkında bizlere bilgi verebilir misiniz?

İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD), 1989 yılında kuruldu. Kuruluşundan günümüze aktif olarak iletişim alanında çalışmalarını sürdürüyor. 2015 yılında akreditasyonu, kalite belgesini alabilmek ve bu doğrultuda iletişim programları üzerinde akreditasyon çalışmaları yapabilmek üzere hazırlık çalışmalarına başladık. 2017 yılında Yükseköğretim Kalite Kurulu’ndan belgemizi aldık. Akabinde iletişim programları üzerinde akreditasyon çalışmalarımıza başladık. İletişim fakülteleri bünyesindeki ve iletişim fakültesi harici diğer fakülteler bünyesindeki iletişim programları da dahil olmak üzere lisans düzeyindeki programların akreditasyon açısından kalite ve değerlendirmesini yapıyoruz. Bu süreç aslında 2001 yılında ülkemizin Bolonya sürecine girmesinin bir neticesi olarak programların Avrupa ile entegre olması ile başladı ve AKTS (Avrupa Kredi Transfer Sistemi) ile 2010 yılında tamamlandı. Avrupa’daki temel şemsiye aslında NCOA temel politikaları çerçevesindedir. Yükseköğretim Kalite Kurulu aslında NCOA’nın üyesidir. Biz de onun şemsiyesi altındayız ve ulusal düzeyde akreditasyon yapıyoruz. Bu süreçte çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Şu anda üniversitelerde lisans düzeyindeki iletişim programlarının akreditasyonunu yapıyoruz; ilerleyen süreçte önlisans ve yüksek lisans iletişim programlarının da akreditasyonunu yapmayı hedefliyoruz.

Önlisans ve yüksek lisans düzeyindeki iletişim programlarının akreditasyon süreci nasıl olacak?

İlerleyen süreçte bunların ölçütler geliştirmemiz gerekiyor. Web sayfamızda mevcut sistemimiz, belgelerimiz açık bir biçimde bulunuyor. Aynı şekilde gerekli prosedürsel süreçleri yapacağız. Eğitim programları başında da yer alıyorum ve iletişim fakültesi dekanlarına bir eğitim çalıştayı verdim. Bu çalışmalarımız devam ediyor. Profesörler grubundan oluşan akademisyenlerimize, değerlendirmede bulunmaları hususunda eğitim veriyoruz. Her ekip bir başkan ve eş başkan ile iki değerlendirici olmak üzere en az dört kişiden oluşuyor. Bir program için en az dört kişi değerlendirmeye gidiyor. Bazen sektörden ya da kendi akademisyenlerimizden gözlemcileri de yanımızda alıyoruz. İlerleyen süreçte öğrencilerden de aldığımız oldu. Şimdi öğrenci de yetiştiriyoruz; lisans öğrencilerinden alıyoruz. Bu öğrencilerimiz değerlendirme sürecini başından sonuna izliyor; ancak değerlendirme sürecine dahil olmuyor.

Bu süreçteki en büyük zorluk nedir?

Değerlendirmede bulunacakların bir araya gelmesi, zaman planının uygunluğu zor bir süreç. Uzaktan eğitim süreci başlamadan önce cumartesi günü çalışmamız başlıyordu; pazar günü üniversitenin olanakları açısından ekip üyeleri ile üniversite içi gezi ve öz değerlendirme raporları üzerinden birtakım değerlendirmelerde bulunuyorduk. Akabinde pazartesi günü yoğun bir çalışma başlıyordu. Pazartesi öğleden sonra rektörün huzurunda çıkış bildirisini okuyup üniversiteden ayrılıyorduk. Bu süreç içerisinde itiraz olup olmamasına ilişkin bekleme sürecimizde oluyor. Ardından ekip başkanı sonuç raporu yazıyor. İletişim Eğitimi Akreditasyon Kurulu’na bu rapor gönderiliyor. Rapor, Tutarlılık Komisyonu’ndan geçiyor. Sonra İletişim Eğitimi Akreditasyon Kurulu, nihai kararı veriyor ve akreditasyon verilip verilmeyeceğinin kararı ilgili fakültenin dekanına bizzat tarafımızca gidilerek veriliyor; akreditasyon belgesi kendilerine takdim ediliyor. Hangi üniversitelerin akreditasyon aldığı YÖK ve bizim sayfamızda yer alıyor.

Akreditasyonda olumsuz yönler çıkarsa zaman tanınıyor mu? Başvuruda bulunan her üniversite akreditasyon alabiliyor mu?

Akreditasyon veremediğimiz üniversiteler de oldu. Gittik, değerlendirmede bulunduk ama veremedik. Birtakım ölçütlerimiz var ve bu ölçütlerimiz alt maddeleri de olan on maddede yer alıyor. Bu maddelere göre demin bahsetmiş olduğum sürece istinaden akreditasyon veriliyor.

Pandemi dönemi sizi nasıl etkiledi?

Pandemi dönemine göre bir düzenleme yapmak durumunda kaldık. Toplantılarımızı çevrimiçi yapıyoruz. Ara değerlendirmelerimizi de çevrimiçi olarak yaptık. Ama mutlaka kuruma gönderdiğimiz değerlendirici arkadaşlarımız oluyor. Çünkü kuruma gidilmesi, görülmesi ve değerlendirilmesi gerekiyor. Pandemi döneminde kurumu ziyaret etmesi ve gerekli çalışmaları yapması için o bölgeden arkadaşlarımızı seçiyoruz. Toplantılar için gerekli önlemlere sahip salon tahsisi olması halinde üniversitede de çalışma sonlandırılabilir.

Çalışma özdeğerlendirme raporlarının çok iyi hazırlanması gerekiyor. Programın misyonu, vizyonu, kurumun stratejik planı, yönetmelikleri gibi temel unsurlardan başlanıyor. Öğretim üyesi politikası da çok önemli. Gittiğimiz yerlerde bu hususlara önem veriyoruz, bir programda en az altı öğretim üyesi istiyoruz; ancak çalışma alanlarının birbiri ile örtüşmemesi gerekiyor. Örneğin bir programda üç sinema uzmanlığı olan öğretim üyesinden ziyade; daha çeşitlilik gözleniyor. Temel ders, alan dersi ve seçimlik ders gibi programın ana bileşenlerinin gözetlenmiş olmasına da önem veriyoruz. Derslerin, programların kazanımlarının birbirleri ile örtüşüp örtüşmeme durumlarına da bakıyoruz. Geleceğin meslekleri çok farklılaşıyor ve bu nedenle iyi sorgulanması gerekiyor. Derslerin içeriklerinin güncellenmesi gerekiyor.

Akreditasyon süreci üniversitelerin kendilerine bir ayna tutmaları açısından çok büyük değer kazanıyor. Değerlendirme, bahsettiğiniz gibi belirli ölçütler ve özellikler üzerinden yapılıyor. Bu bağlamda iki hususta sormak istiyorum. Çalışmalarınızdan derneğin politikası kapsamında bir makale yazmayı düşünüyor musunuz? Sonuçta çok büyük bir birikim var. Ortak ya da bireysel bir çalışma yapmayı hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir çalışma yapılması mümkün olur mu?

Bu alandaki çalışmalara edebiyat fakültelerinin akreditasyon kurulu ile başladım. Bu konuda Sakarya Üniversitesi’nde uluslararası bir toplantıda bir sunum yaptım. Bu konuyla ilgi yine yurt dışında bir bildiri sundum ve yayınlandı. Kıbrıs’a da gittik. Akademisyenlerimize nasıl değerlendirme yapıldığı, nasıl özdeğerlendirme raporları oluşturulduğu gibi hususlarda senede en az dört defa çalıştay yapıyorum ve eğitim veriyorum. Örneğin; Mersin’de de uluslararası bir toplantıya katıldım ve akreditasyon çalışmaları ile ilgili bir sunum yaptım.

Sorulacak o kadar soru var ki şüphesiz; ancak sizin eklemek istedikleriniz var mı?

Üniversitelerde, programlarımızda AQAS tarafından değerlendirme yapıldığında; programdaki farkların belirlenmesi isteniyor. Programlar, kendilerini geliştirmeye devam ediyor mu? Programlara sektör dahil ediliyor mu? Aslında sektör ile paralel bir süreç işlenmesi gerekiyor. Sektördekiler ve öğrenciler ile toplantılar yapılarak programların geliştirilmesi, amaçlarının saptanması gerekiyor.

İLEDAK Başkanı seçilmeniz vesilesiyle bir araya geldiğimiz bu röportajda bilgi ve deneyimlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz.



Haberler

Tüm Haberler