İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi - iisbf@gelisim.edu.tr

Reklamcılık








 Film Önerisi: Pilotun Karısı (La Femme de L’aviateur)


Rohmer’in “Komediler ve Özlü Sözler” serisinin ilk filmi Pilotun Karısı (La Femme de l’aviateur). Geçinmek için geceleri çalışmak durumunda kalan 20 yaşındaki François’in sevgilisi Anne ve onun evli olan, pilot eski erkek arkadaşı Christian ile karısı arasındaki ilişkilerini ele alıyor film. François Anne’yi arzularken, Anne Christian’ı istiyor. Christian ise Anne yerine hamile olan karısını tercih ediyor. Kısaca filmde herkes genel olarak erişebildiğini değil arzuladığı ama ulaşamadığını istiyor. Lacan’ın arzu nesnesi kavramı Rohmer’in bu filminde de karşımıza çıkıyor.


Filme adını veren (Pilotun Karısı) karakter ise sadece Anne’nin evindeki bir fotoğrafta, kısacık bir süre gözüküyor. Rohmeryen bir espiri olarak adlandırılabilecek bu durum, başka bir yönetmenin filminde daha önce pek rastlamadığımız özgün bir detay. Çünkü genelde filme adını veren kişi filmde oldukça etkin bir role sahip olur. Bu filmde ise dolaylı olarak oldukça etkili bir karakter olmakla birlikte ekran süresi 5-6 saniye kadar kısa bir süre ve o da bir fotoğraftan.

Filmlerinde 1. şahıs anlatısını çok seven Rohmer, bu kez 3. şahıs anlatısını seçmiş. Yine diyalog ağırlıklı bir anlatı söz konusu. Anne’nin karakter eğrisi oldukça başarılı çizilmiş ve baştan sona değişimini en net gördüğümüz karakter. Film, kurmaca bir eserden ziyade gerçek hayata daha yakın. Hayatta olduğu gibi filmde de karakterlerin nasıl bir sona geleceklerini tam olarak kestiremiyoruz. Yalnızca hikâye bağlamında değil film dili bağlamında oldukça gerçekçi bir dil çıkıyor karşımıza. Işık ve renk kullanımı ile sanat yönetimi filmin çekildiği dönemin renklerini ve modasını yansıtıyor. Yine Rohmer’in çok sevdiği toprak tonları ve uçuk renkler ağırlıkta.

Filmdeki bir sahnenin kamera kullanımı özellikle ilginç. Lucie ve François’in kafede oturup Christian ve yanındaki kadının bürodan çıkmasını bekledikleri sahnede kamera genellikle Lucie’yi gösteriyor. Yönetmenin bu tercihi bizi de karakterleri onlar gibi gözetleyelim diye seçtiği açıkça görülüyor. François’in bakış açısından göstermiyor bize Lucie’yi. Onlar kadınla adamı gözetlerken biz de onları gözetliyoruz. Sherlock Holmes göndermelerinin de olduğu bu sahnede, Rohmer bizi de karakterlerin dedektiflik oyununa davet ediyor. Lucie’yi hiç tanımadığımız için o kadın ve adamla ilgili alternatif hikayeler üretirken, biz de onun hayatıyla ilgili ipuçları aldıkça onun karakterine ilişkin ipuçları toplamaya çalışıyoruz istemsizce.