Film Berlin’de hapishaneden yeni çıkan alkolik Bruno’nun yaşlı komşusu ve fahişelik yaparak geçimini sağlayan Eva ile Berlin’den Wisconsin’e gitmeleri ve Bruno’nun intiharına kadar giden süreci anlatıyor. Film, şimdiye kadar izlemiş olduğumuz Herzog filmleri içerisinde en gerçekçi ve en trajik olanı olabilir. O kadar trajik ki o yüzden çok komik. Absürt tiyatronun önemli yazarlarından Ionesco “komik”in ne olduğunu bir röportajında şöyle tanımlıyor: “Bana göre komedi nedir?...Dünya komiktir; çünkü gariptir. Komiktir; çünkü trajiktir. Bana göre komik olan, trajik olanın bir yüzüdür. Trajedinin bir yüzü hatta trajedinin kendisidir. Hatta komik olan, trajik olandan bile daha trajiktir.” Strozsek’in komikliği de Ionesco’nun bu tanımı bağlamında komik olarak değerlendirilebilecek nitelikte.
Stroszek’te de yine daha önceki filmlerinde olduğu üzere farklılıkları dolayısıyla toplumun dışında kalmış genç bir adamı hikayenin ana karakteri yaptığını görüyoruz. Hayvanların (tavuk, tavşan vb.) yine filmde çok etkili sahnelerde kullanıldığını görüyoruz. Bu filmde seslerle ilgili de çok ilginç denemeler bulunuyor. Sirenden müziğe evrilen sesler, rap şarkı söyler gibi sesler çıkararak mikrofondan diğer insanlara seslenen memur ve daha nicesi. Bruno’nun duyduğu şekilde bu sesleri seyirciye duyurmaya çalışıyor gibi yönetmen bunları yaparak. Yani Herzog, Bruno’nun karmaşasını ve dünyayı algılayış şeklini sadece göstermekle kalmıyor aynı zamanda hem görsel olarak hem de işitsel olarak algılamamızı sağlamaya çalışıyor. Bunun yanı sıra klasik müzik içeren sahneler bu filmde de var. Hemen hemen her filmde birkaç klasik müzik eserine yer veriyor Herzog.
Günümüzün en ilginç auter yönetmenlerinden biri olan Herzog’un Strozsek filmi sinemada da absürt tiyatro anlatılarını sevenler için oldukça güzel bir seyir vaat ediyor.