İletişim; bireylerin kendilerini ifade etmesini, birbirleri ile sohbet kurmasını, uzlaşmasını, birbirlerini inandırmasını sağlayan süreçtir. İletişim; kişinin his, heyecan veya becerilerini her türlü metotla alıcıya aktarma sürecidir. İletişim, insanların en temel becerilerindendir. İletişim süreci esasında anlam oluşturmayı ve paylaşmayı hedefleyen iki yönlü bir eylemdir. Şayet iletişim güçlüyse, gönderilen mesaj manâ kaybı yaşamadan alıcı tarafından benzer anlamda anlaşılmaktadır. İnsan, tarihin başlangıcından çağımıza değin gerçekleştirdiği ilerlemesini iletişime borçludur. Şüphesiz insanlar birbirleriyle iletişim geliştirmeyi başaramasaydı, beraber toplum olarak hayatını sürdüremeyecek, beraber bir şeyler üretemeyecek, ürettiklerini bölüşemeyecek, öteki insanların bilgi, beceri birikiminden yararlanamayacaktı.
İlk çağlardan beri gelişen iletişim, teknolojinin de ilerlemesiyle çağımızda büyük ilerlemeler göstermiştir. İletişimde ki ilerlemeler beraberinde modern toplumumuza iletişimsizlik kavramını da iyice yerleştirmiştir. ‘İletişim yokluğu’ olarak da ifade edebileceğimiz İletişimsizlik, iletişim için bütün süreçler gerçekleşse dahi iletişimin gerçekleşmediği durumlara denir. Göndericiyle, alıcı arasında gerçekleşen iletişimsizlik probleminde çeşitli sebepler bulunmaktadır. Bunların en başında "gürültü" faktörü gelmektedir. Gürültü, göndericinin aktardığı iletiyi kültürel farklılıklardan, kanalın uygunsuzluğundan, hedefle kaynak arasındaki önyargıdan, İletişim sırasında fiziksel bir engelin ortaya çıkması gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. İletişimsizliğe sebep olan diğer faktörleri de şöyle sayabiliriz: Diyalog kurmaktan kaçınma, iletişim kurulacak kişiye karşı ya da konuya karşı isteksizlik duymak, kızgınlık, önyargı, empati yoksunluğu…
Çağımızda iletişim olgusuna gerekli ehemmiyetin gösterilmediği görülmektedir. Gelişen teknolojinin de tesiriyle insanlar çağımızda kendilerini daima bir değişim dâhilinde bulmaktadır. Böyle bir durumda yaşamını sürdüren insanların karşılıklı apaçık olarak birbirlerini anlayabilmeleri her zamankinden daha da değer kazanmıştır. Günümüzde insanın yaşadığı yalnızlık duygusu ve bunun sonucu olarak yaşanan depresyon önceki yüzyıla oranla artık daha yaygın hale gelmiş durumdadır. Günümüzde ki sayısız iletişim imkânlarına rağmen yine de bireylerin iletişim kuramadıkları görülmektedir. Bunun sonucu kalabalıklar içerisinde bireyin yalnızlık duygusunu daha çok yaşamasına sebep olmaktadır. Günümüzde insanlar gün boyu akıllı telefonlarla, bilgisayarlarla belki de hiç tanımadığı kişilerle tanışabilmekte, yazışabilmektedir ama yine de kendisini yalnız hissetmektedir. İnsanın kitle iletişim araçları tarafından sürekli meşguliyet halinde olması gerçekliğin yerini sanal bir yaşamın almasına sebep olmuştur. Çağımızda yaşanan hızlı ilerleme bireyi yaşadığı toplum içinde yabancılaşmaktadır. Kendisine, yakınlarına ve yaşadığı çevresine yabancılaşan birey, iletişim olanaklarından yararlanmasına rağmen, iletişimindeki temel ilkeleri doğru kullanamadığı için ilişkilerini güçlü bir şekilde sürdürememekte; kendisiyle, çevresiyle ve insanlarla türlü çarpışmalar, uyuşmazlıklar yaşamaktadır. Bunun sonucunda da çeşitli ruhsal ve fizyolojik sorunlar yaşamaktadır.
ETKİLİ İLETİŞİM İÇİN NE YAPILMALI
Bireyin en çokta kendisiyle iletişimsizlik durumunda bulunduğu, kendisi ile diyalog kuramamanın bireyi kendisine yabancılaştırdığı, hislerini tanıyamaz hale getirdiği bilinmektedir. Etkili bir iletişim için bireyin öncelikle kendisi ile barışık olması gerekmektedir.
İyi bir iletişim etkili konuşma ve de etkili dinleme ile gerçekleşir. Anlaşılmak isterken aynı zamanda anlamaya da dikkat etmeliyiz. Çünkü iletişimin iki yönlüdür. Yanlış konuşma ve dinleme nedeni ile oluşan birçok yanlış anlama, iletişim kopukluğu ya da çatışma görülmektedir.
Birey, yaşamı süresince günlük yaşantısında çoğunlukla farkında olmadan beden dilini fazlasıyla kullanır. Ancak bedenini istediği ölçüde hareket ettiremez. Bedenimiz olaylara karşı oldukça fazla ani reaksiyonlar gösterir. Gerçek duygu ve düşüncelerimizi beden dilimizde gizlememiz çok kere mümkün olmamaktadır. İnsan beden dilini, jest ve mimiklerini iletişimde ne kadar iyi kullanırsa karşı tarafla da o kadar az iletişimsizlik sorunu yaşar. Beden dilinin açık olması, mutlu bir yüz ifadesi hem bireye hem de karşısındakine güven ve samimiyet verecektir. Bu iletişimde pozitif bir enerji oluşmasına neden olacaktır. Pozitif enerji ise iletişimde daha samimi ve daha canlı bir hava yaratacaktır. Beden dilinin en önemli parçalarından biri de göz temasıdır. Konuşmalarda göz temasını iyi kurmamız karşıda ki kişiye de daha fazla güven vermektedir.
Karşımızdaki bireyle iletişime girdiğimizde yalnızca sözlerimiz, beden dilimiz, jest ve mimiklerimiz etkili olmaz. Aynı zamanda ses tonumuzla, mesajımızı vurgulamakta etkili iletişim kurmamızı sağlar.
Sağlıklı bir iletişim kurabilmek için her geçen gün hayatımıza daha çok giren kitle iletişim araçlarını doğru kullanmayı öğrenmeli ve bu iletişim araçlarının hayatımızı kontrol etmesine izin vermemeliyiz. Hayatımızı kolaylaştıran iletişim araçlarının esiri olmak bizi daha çok yalnızlaştırabilmektedir. Bunun için iletişim araçlarında kontrol daima bireyde olmalıdır.
İletişimde bir diğer önemli hususta empatidir. Bireyin kendisini başkasının yerine koyması sayesinde kendisini daha iyi tanıması ve farkındalığını yükseltmesi olanak haline gelecektir. Kendisini tanıyan ve farkındalığı yükselten birey, mevcut durumu kolayca kavrayarak daha kolay uyum sağlayabilir. Empati yapabilmek için iletişimde bulunduğumuz bireyin de bir varlığı olduğunu, bizden farklı değer yargıları ve düşünceleri olduğunu bilmek ve bunu kabullenmek gerekir. Bu kabulden hareketle, karşımızda ki kişiyi basmakalıp düşüncelerle yargılamamalı, onun durumunu anlayabilmek için çaba göstermeliyiz. Karşı taraftan gelebilecek olası eleştirilere karşı da empati kurarak cevap vermek daha sağlıklı iletişim kurmamızı sağlayacaktır.
Muhammed Enes Tanır
Reklam Tasarımı ve İletişimi Bölümü
3. Sınıf Öğrencisi